İslamcılık nasıl tersine döndü
Pazar Sohbeti
9 Mayıs 2022
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

Bugünkü seküler şehirliler, dindar köylüler ve taşralılar ikiliği, geçmişte tersi miydi? Osmanlı üst zümresi, halkı dinsiz cahiller, kendilerini ise gerçek dindar olarak mı görüyordu?
Kesinlikle. Bu çağda yaşadığımız dönüşümün en çarpıcı boyutu, ilk önce fark etmeniz gereken ve analizin en başına yerleştirmeniz gereken boyutu şudur: İslam tarihi boyunca bir elit dini olmuştur. Avamı, yani aşağı sınıfları dinsiz olarak görmüştür. Aşağı sınıfları dinle disipline etme, onları dinin cenderesi içine almak için uğraşmıştır. İslam, üslubuyla, teolojisiyle, teorisiyle son derece sofistike, hatta aşırı derecede sofistike, gerçek dünyayla ilişkiyi kaybedecek ölçüde entelektüel bir din olagelmiştir tarih boyunca.
20. yüzyıla gelindiğinde İslam toplumunun geleneksel elitleri, hoca zümresi, Osmanlı’da olsun, Mısır’da, İran’da olsun kendini Avrupaileşmeye verdi. Eski şeyhülislamların, eski alim ve fakihlerin, ulema ve fukahanın torunları, hukuk fakültesinde profesör oldular. Temeddünü, yani ‘ilerleme’ denilen şeyi değer yargılarının baş köşesine oturttular. Bir sonraki kuşakta, solculuğu, devrimciliği, Maksizmi savunur noktaya geldiler. Teker teker aileler bazında baktığınız zaman bunu çok net görürsünüz. Osmanlı elitinin modern çağdaki ideolojisi, cumhuriyetçilik, batılılaşma, ilericilik oldu. Daha sonra Maksizm, Leninizm ve hatta Maoizm oldu. 20. yüzyılda Türk solcularının en önde gelenlerinin hemen hepsinin paşazade yahut ulemazade olması tesadüf mü sizce?
Buna karşılık, onların boşalttığı sahada, 20. yüzyılın sonlarına doğru tarihte benzeri görülmemiş bir fenomen, bir ayak takımı İslam’ı zuhur etti. Bugünkü İslam ayak takımı isyanının ifadesi olan bir siyasi ideolojidir. Türkiye’de de, Mısır’da da, Suriye’de de öyledir; belki İran’da biraz farklı olabilir. Olayı bu açıdan bir görmek lazım. Bugünkü İslam, tarihteki İslam’dan başka bir fenomen, başka bir mahluk. İslam’ın sokağa atılmış olan cübbesini sokaktan kaldırıp sırtına geçirmiş olan başka bir hareket. Dinamikleri farklı, talepleri farklı. Bu taleplerin ve dinamiklerin farklılaştığını, yeni bir İslam dünyasına doğru adım atıldığını ilk evvela Mısırlılar keşfettiler. İhvan Hareketi bu dönüşümün, yani mazlumların İslamı hareketinin ilk örgütlü ifadesiydi. Ondan sonra İran’da Ali Şeriati ve benzerleri, tarihi İslam’la benzerliği olmayan yeni bir İslami hareketi oluşturdular. Onun için, işte İslam hep böyledir, hiç değişmez, 1500 senedir hiçbir şey değişmemiş gibi palavralara kulak asmayın. Bunlar sizi körelten, olayları görmenizi engelleyen kara gözlüklerdir.
Söylem, eski İslam’ın söylemi. Bilinçli ve kasıtlı bir şekilde arkaizan bir söylem. Yani temalarını, kavramlarını, dilini, referanslarını geçmişten alan bir söylem. Hiçbir şey değişmedi, hakiki İslam biziz diyorlar. Oysa şunu unutmayın, bir insan hakiki X benim diye çok fazla bağırıyorsa niye bağırıyor diye sormak lazım. Demek ki hakiki X olduğundan şüphesi var ki bu kadar ısrarla kendini hakiki, değişmez, sarsılmaz, ebedi ve ezeli bir ideolojinin temsilcisi olarak sunmaya çalışıyor. Oysa bunları gıdıklayan şey, bunları harekete geçiren şey, bugünün problemleridir. 20. ve 21. yüzyılın evrenidir.