İslam nasıl anti-emperyalist oldu
Pazar Sohbeti
23 Temmuz 2023
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Bugünün dünyasında İslam dini küresel emperyalizme karşı bir direniş odağı oluşturuyor. Sizce bu İslam dininin karakterinden ileri gelen bir şey midir? Bu manada içeriği bozulmuş olan diğer kitaplı dinlerden ayrılır mı?
Hayret, nasıl aklınızdan geçer böyle bir fikir? İslam dini bin yıl boyunca emperyalizmin adeta kitabını yazmış bir din. Arabistan’ın çölünden çıkıp dünyayı fethetmiş adamlar. Bu din doğmuş, cihat bizim dinimizin temel ilkesidir demiş. Almış eline kılıcı, bir ucu İspanya’ya varmış, öbür ucu Hindistan’a varmış. Yüz sene içinde dünyanın en büyük imparatorluğunu kurmuşlar. Daha bundan öte nasıl bir emperyalizm olacak? Osmanlı dediğin Bursa’da kıytırık bir beylik iken çıkıp bugün devlet olan iki düzine ülkeyi zaptetti, malına mülküne, doğal kaynaklarına, gümrük gelirlerine çöktü, ahalisini haraca bağladı. Zaptetti ama sömürmedi diyorlar. Aklınız alıyor mu böyle bir saçmalığı? Maddi menfaati yoksa neden fethetsin? Fetih dediğiniz şey silahlı soygundur. Malına, mülküne, kamu gelirlerine el koyuyorsun. İnsanları köle edip götürüyorsun. Peşinden haraca bağlıyorsun. Zaptettiğin ülkeden kendi ülkene net artı değer aktarıyorsun. Kendiliğinden mi oluştu zannediyorsunuz Bağdat’ın dillere destan zenginlikleri? İstanbul’da her on yılda bir yaptıkları gökdelen camileri hangi parayla yaptılar?
Emperyalist nedir diye sorulduğunda aklına gelecek üç veya beş vakadan ikisidir Arap halifeliği ile Osmanlı imparatorluğu. İslam dediğiniz, emperyalist ideolojinin adeta tanımı gibi bir şey.
Dahasını anlatayım size. Bu dediğimiz tarihlerde Hristiyan dünyası din olarak 700 senelik, devlet yönetimi olarak 400 senelik. O zamana kadar böyle bir davranışı görülmemiş. İslam saldırısının ikinci dönemine kadar, yani 11. yüzyıla kadar Hristiyan dünyasında yayılmacılık eğilimi göremezsiniz. Çünkü kuruluş mantığı farklıdır Hristiyan dünyasının. Var olan ve uzunca bir süreden beri yayılma dinamiğini kaybetmiş olan bir imparatorluğun içinde şekillenmiş Hristiyanlık. O imparatorluğun devlet ideolojisi olarak benimsenmiş. İmparatorluğun dışına taşma fikrini aklına getirmemiş. İlk cılız yayılma hamlesi, 8. yüzyılda, İran İslam egemenliği altına girdikten sonra, İslamlardan ilham alan İran Hristiyanlarının Orta Asya ve Çin’e uzanmasıdır. Asıl büyük değişim ise 11. yüzyılda, İslam’ın ikinci yayılma hamlesine bir tepki olarak başlar. Devreye Türkler girdikten ve İslam ikinci bir fetih ve gasp dönemi başlattıktan sona Hristiyanlar uyanırlar. Şöyle bir akıl yürütürler: Bunlar her açıdan bizden daha ileri, daha zengin. Bunlar yapıyorsa biz de yapalım, biz de servet ve refaha kavuşalım. Bu işin tekniklerini, hukukunu, kurumlarını onlardan öğrenelim.
Haçlı Seferleri işte bu tepkinin adıdır. İslam’ın 400 senelik yayılmacılığına ve cihadına cevaptır. İmparatorluk kurmak basit bir şey değil, zaptettiğin yerde yönetim düzeni kuracaksın, mağlupların hukukunu belirleyeceksin, onların menkul gayrimenkul mülkünü düzenleyeceksin, kamu kurumlarının statüsüne karar vereceksin, işbirlikçi ara kadrolar yetiştireceksin, bir sürü boyutu var imparatorluk kurmanın. Haçlılar bunları Müslümanlardan öğrendiler. Ufukları genişledi. Din uğruna ülkeler zaptetmenin lezzetini tattılar.
Ortadoğu ile yetinmediler. Hazır her cephede Müslümanlarla savaşıyoruz, İspanya’yı da geri alalım dediler. O yetmedi Müslümanlarla savaşmaktan aldıkları şevkle gidip Baltık ülkelerine de çöktüler. Deutsche Orden’i bilir misiniz? Alman Şövalyeleri ya da Töton Şövalyeleri de diyorlar. Bunların hedefi askeri yöntemlerle Hristiyanlığı savunmak ve egemenlik sahasını büyütmekti. Nerede kuruldu? Filistin’de, Akka şehrinde kuruldu. İslam dünyasının ortasında, İslamlarla mücadele içinde kuruldu. İşin sırlarını oradan öğrendi. Ondan sonra hasbelkader 1230 senesinde Polonya’nın kuzeyinde, bugünkü Baltık Cumhuriyetlerinin orada yeni bir iş sahası buldular. O güne kadar Hristiyan olmayan Baltık kavimlerine silah zoruyla Hristiyanlığı dayattılar. Kimden öğrendiler bu işi? Müslümanlardan öğrendiler.
19. ve 20. yüzyıla gelindiğinde başka bir dünyadayız. Batı dünyası dünyaya egemen olmuş, İslam ülkelerine de egemen olmuş. Buna karşı başlatılan mücadele İslam kisvesi altında verildiği için 20. yüzyılın son çeyreğinde birden bire İslam’ın da anti-emperyalist bir boyutu olabileceği keşfedildi. Tarihi boyunca emperyalizminin tillahı olmuş bir kültür, emperyalizme karşı bir direniş kisvesine büründü.
İyi bir şey miydi? İyi bir şeydi herhalde. Hayat bazen böyle sürprizlerle dolu. Ummadığın taş baş yarabiliyor, hiç beklemediğin kayada ot bitebiliyor.