Irkçılık özgürlükleri kısmak için nasıl kullanıldı
Pazar Sohbeti
21 Haziran 2020
0:00
0:00

metin

Amerika’daki Black Lives Matter eylemleri varolan düzene karşı genel bir kalkışmanın fitilini ateşleyebilir mi?
Dikkat ederseniz bu olay bir zenci protestosu olarak başladı. Fakat katılanların büyük bir bölümü şu anda her sınıf ve zümreden şehirli beyazlar. Afrikalı probleminin ABD’deki kadar yakıcı olmadığı Almanya, İngiltere gibi ülkelerde de benzeri gösteriler yapılıyor. Irkçılık burada bahanedir. Gösterilere katılan ve şiddete eğilimli olan insanların büyük çoğunluğu, var olan düzenin ekonomik ve sosyal haksızlıklarına karşı genel bir hoşnutsuzluğu dile getiriyor. Bu dünya benim hayatımı mahvetti, o halde batsın bu dünya!
Egemen düzenin medyası canhıraş bir çabayla, bunu sadece zenci hakları meselesine çevirmeye çalışıyor. Mainstream medyada son derece sistemli bir kampanya var. Bu sadece bir ırk meselesidir. Evet, zencilere çok haksızlıklar ettik, köleleştirdik. Mea culpa. Diz çökelim. Onlardan özür dileyelim. Kölecilerin heykellerini kıralım. Ne yapıyorlar burada? Olayı küçültüyor, kapsama alanını daraltıyor. Hiçbir yaraya merhem olmayan birtakım eblehçe sembolik hareketlerle patlamanın yönünü şaşırtıyor. Yeterince sembolik jestler yapınca problem çözüldü diyecekler. Daha niye hala protesto ediyorsunuz diyecekler.
Şöyle bir küçük örnek vereyim. Önce Amazon, peşinden Facebook, iki büyük dijital firma. Bunlar yüz tanıma teknolojisi üzerine çalışıyorlar, yüz tanıma teknolojisi konusundaki bütün gelişmeleri polise veriyorlar. İkisi birden ilan etti, bir yıllığına durduracaklar bu programı. Neden? Çünkü efendim face recognition teknolojisi, zencilerin yüzünü tanımakta yetersiz kalıyormuş. Bazı teknik eksiklikleri oluyormuş.
Buradaki namussuzluğu fark ediyor musunuz? Yüz tanıma teknolojisi insanlığın başına gelebilecek büyük felaketlerden biridir. Ses tanıma teknolojisinden geçtik. Bütün dünya şehirlerinde sokaklara kameralar koyma aşamasından geçtik. Şimdi yüz tanımaya teknolojisiyle polisin gücü sınırsız hale geliyor. Sizin herhangi bir tarihte kiminle görüştüğünüzü, bu kişinin daha başka kimlerle görüştüğünü otomatik olarak veri tabanı üzerinden saptama imkanı veriliyor polisin eline. Bunun nasıl dehşet verici bir köleleştirme aracı olduğunu algılayabiliyor musunuz? Ama sadece bir sene için erteliyorlarmış programımı. Neden erteliyorlarmış? Çünkü zencilere haksızlık yapılıyormuş. Zencilere haksızlık bazına oturtursan hadiseyi, direnme ihtimalini yok edersin. Hareketi bölersin. Dar bir kimliğe hapsetmiş olursun. Hadi gel, zencilere haksızlık edilmesini önleyelim, devletimiz hepimizi eşit şekilde kontrol etsin!
Oysaki tehdit çok daha büyük ve hepimize yönelik. Korona hadisesinde çok net olarak görülen bir şey var. Devletin gücü kontrolsüz bir noktaya vardı ve devletler beyinsiz bürokrasiler tarafından yönetiliyor. Sadece gücün şehvetini yaşıyorlar. İstedikleri gibi toplumu yönetme hakkına ve gücüne kavuştular. Kas gösteriyorlar. Nah böyle diyor. Ben senden güçlüyüm, ezerim. Her şeyi kontrol altına alırım. Benden habersiz nefes alamazsın. Sokakta yürüdüğün anda dünyanın herhangi bir yerinde seni anında zaplarım. Gerekirse drondan vururum seni. Bu yetkim dahilinde, diyor, sana da susmak düşer diyor. Bu felakete karşı, bu hastalık vesilesiyle bütün dünyada ekonomiler çökmüşken ve devletlerin kudurmuş birtakım despotlar tarafından yönetildiği kabak gibi ortaya çıkmışken insanların ayaklanmasından korkuyorlar ve bu ayaklanmayı zenci meselesine, sembolik bir sahaya, özenle yönlendiriyorlar. Hedef şaşırtıyorlar.
Bilmem anlatabiliyor muyum?