İnsan yavrusu nasıl ehlileşir
Pazar Sohbeti
18 Haziran 2023
0:00
0:00

metin

Ne öğretmeli okullar sizce? İngilizce mi öğretmeli, yoksa bilgisayar mı öğretmeli? Çince öğretmeli mi?
Hiç biri değil önemli olan. Üç şey öğretmeli. Okulun öğretmesi gereken üç tane temel beceri vardır. Okul eğitimin temeli bu üç şeydir. Eğitim nedir? Eğitim bir hayvan olan insan yavrusunu yontup, büküp, ehlileştirip, toplumsallaştırmaktır. Toplum içinde işleyecek hale getirmektir.
Bu amaca yönelik olarak birinci öğretilmesi gereken şey onurdur. Onurun her şeyden üstün olduğu duygusunu aşılamak gerekir. Onuru için insan gerekirse ölür, onurunu kaybetmektense ölmek evladır duygusu, beş on yıllık bir eğitim sürecinde çocukların kafasına kaka, kaka öğretilmelidir. En temel, en önemli, hayati, vazgeçilmez konu budur. Onur neyin zıddıdır? Çıkarın. Hazzın. İnsanoğlu doğal olarak çıkarlarının peşinde koşar. İnsanoğlu doğal olarak hazzedeceği şeyleri arar. Vazgeçilecek şeyler değildir bunlar. Haz, yani bana şu anda zevk veren şeyler. Çıkar, yani diğerlerine karşı benim kısa vadeli üstünlüğümü sağlayacak olan şeyler. Eğitim dediğimiz şey, eğer onurunu kaybedeceksen bunlar değmez dersini vermektir. Bunu öğretmek okulun en temel, vazgeçilmez görevi olmalı. Duruş! Kendi çıkarına ve kendi bencil hazlarına yukarıdan bakma tavrı. Tamamıyla unutulan bir sanat.
Günümüz eğitim sistemi, Türkiye’de kırk, elli, altmış seneden beri, dünyada biraz daha uzun zamandan beri unutmuş görünüyor bunu. Aksine onurlu insanlar yetiştirmeyi tehlikeli buluyor. Aksine onursuzluğu yüceltiyor. Boyun eğ ve tezgahını çevir diye özetlenebilecek bir hayat felsefesi öğretiyor. O yüzden mesela Sırp tenisçi Novak Djokovic gibi bir insanı aşağılama cüretine sahip kişiler bile bulunabiliyor toplumda. Şu devirde hala onurlu bir duruş sergileyebilen bir insanın aptal olduğunu düşünen, cahil olduğunu düşünen, ezilmesi ve cezalandırılması gerektiğini düşünen insan müsveddeleri ile dolu dünya. Çünkü eğitim sisteminde onur öğretilmemiş.
İkinci öğretilmesi gereken şey tevazudur. İlkinin zıddı gibi görünür ama değildir, tamamlayıcısıdır. Çünkü onur tehlikeli bir haslettir. İnsanı ceberrut yapar, zorba yapabilir, küstah yapabilir. Onun için onurun tevazu ile dengelenmesi lazımdır. Yani ben ilkelerimden ve duruşumdan taviz vermem, fakat diğer insanlara karşı, hatta düşmanım olan insanlara karşı dahi nezaketimi korurum, alçakgönüllülüğümü, sevimliliğimi, insanlığımı terk etmem, gerektiğinde onlara yardım eli dahi uzatırım diyebilmek. Gerektiğinde hakkını başkasına verme olgunluğuna sahip olmak. Bu daha zor bir eğitimdir. Gençlere tevazu eğitimi bir öğretmenin, bir okulun, en zor görevlerinden biri olmalı.
Üçüncüsü ilim aşkı. Bu üçüncüsü muhtemelen herkes için değil, seçkin bir azınlığın eğitim hedefidir. Hakikate sırf hakiki olduğu için tapma duygusundan söz ediyorum. Her ne pahasına olursa olsun bilginin ve hakikatin sınırlarını genişletme, gerçeğin ufkunu açma görevini ciğerinde hissetmek. Kavrama, öğrenme aşkı. Bu aşk aynı zamanda teknik aşkı da olabilir. Teknik aşkı da bilim aşkının bir parçasıdır. Teorik bilgi aşkı var, bir de pratik bilgi aşkı. Uçak motoru nasıl yapılır? Daha iyi nasıl yapabilirim? Şu vidayı oraya değil buraya koyarsam daha mı iyi? Bunu öğrenmek için saatlerimi, günlerimi, aylarımı feda edebiliyorsam iflah olmaz ilim aşkına tutulmuşum demektir.
Onur, tevazu ve ilim aşkı. Okullarda bunlar öğretilmeli. Gerisi palavradır. Gerisinin gerçek bir anlamı yoktur. Bu üçüne sahip olan insan zaten gerekli olan diğer her şeyi kendiliğinden öğrenir, çok hızlı öğrenir. Asıl mesele bu üçünü öğretmek.