İnsan neden sanat yapar
Pazar Sohbeti
13 Şubat 2022
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

İnsan neden sanat yapar, neden kılıcının üstünü süsler, neden estetik kaygılara sahiptir? Bu konuda mesela kediden köpekten farklı mıyız?
Farklıyız sanıyorum. Kedinin Mart ayında ciyaklaması yahut köpeğin dolunaya uluması sanat sayılabilir mi, tartışırız. Her halükarda insan sanatlarından derece itibariyle çok çok düşük sanat formları olduğunu söyleyebiliriz.
Her gelişme seviyesindeki toplumda, her insan topluluğunda sanat yapıldığını görürüz. Gerek görsel sanatlar, gerek müzik ve raks, gerek fiziksel çevreyi güzelleştirme yönündeki faaliyetler, gerekse ateş başında toplanıp yalan hikayeler anlatma ya da özel bir ritme ve ekstra anlamlılığa sahip sanatlı sözler söyleme temayülü. Bunlar tüm insan topluluklarının değişmez karakteristikleridir. Resim sanatının şimdi Neandertallere kadar geri gittiğini düşünüyorlar. Eskiden 40 bin yıl gibi bir rakam söylenirdi, şimdi 200 bin, 300 bin yıl öncesine dek resim çalışmalarından söz ediliyor insanlar aleminde. Müzik ve edebiyat sanatının ne kadar geriye gittiğine dair bir fikrimiz yok. Fakat tahmin ediyorum ki dil kapasitesinin ortaya çıkmasıyla birlikte söz sanatları, yani şiir ve şarkı, insan deneyiminin vazgeçilmez bir parçası olmuştur.
Sebebi nedir diye sorduğunuz zaman temel bir gerçeğe geri dönüyoruz. İnsanoğlunun yemeden içmeden ve seksten önce gelen en temel ihtiyacı itibar ihtiyacıdır. Yani topluluk içindeki diğer bireyler nezdinde saygınlık ve seçkinlik kazanma. İnsanın var oluş nedenidir adeta. Şöyle anlatayım: Ölüm korkusu ya da hayatta kalma güdüsü tüm hayvanların ve bu arada insanın en temel, vazgeçilemez, indirgenemez saikidir diye düşünürsünüz. Hakların en temeli yaşam hakkıdır gibi bir klişe söz var piyasada. Bu doğru değil. Pekala biliyorsunuz doğru olmadığını. Çünkü insanlar zamanı geldiğinde seve seve kendilerini ölüme atarlar. Savaşa giderler. Arkadaşlarını kurtarmak ve kahraman ilan edilmek için inanılmaz tehlikelere göğüs gererler. Evrensel bir insan davranışıdır bu. Demek ki ölüm korkusundan daha önemli olan başka bir içgüdü varmış insanda. Neymiş o içgüdü? Diğer insanlar tarafından beğenilme arzusu, diğer insanlar tarafından övülme ve alkışlanma ihtiyacı.
Sanatın temelinde bu arzunun yattığını düşünüyorum. Bunda kendini feda etme değil, kendini birtakım zor sınavlardan geçirmek suretiyle diğer insanların gözünde paye kazanmak arzusu söz konusu. Demek ki sanat, tıpkı dil gibi bir sembolik iletişim aracı. Diğer insanların beğenisi sayesinde, onları etkilediği ve onlara bir şey anlattığı oranda değer kazanan bir etkinlik. Püf noktası alkışlanması. Ve diğer sıradan insanlarda bulunmayan özel bir beceri sergilemesi.