İlaç firmalarını kamulaştırmalı mı
Pazar Sohbeti
23 Temmuz 2023
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

Ürünlerini devlet desteğiyle yürütülen araştırmalar ve ödeneklerle geliştiren farmasötik şirketlerinin, yani ilaç şirketlerinin devletleştirilmemesi için mantıklı bir sebep var mıdır? Bakarsan gerçekten bir kepazelik durumu var. Çünkü mesela bu sözde covid aşısı hadisesinde neyi gördük? Aşıyı devletler geliştirdiler, aşı denilen sıvıyı. Pfizer’in ve diğer firmaların tesislerini kullandılar. Bolca, cömertçe onlara fon aktardılar. Ondan sonra dediler ki bu ürün sizindir, siz bunu pazarlayın. Yani diş macunu pazarlar gibi, ne bileyim, bulaşık eldiveni pazarlar gibi markanızı koyun üzerine markalı olarak pazarlayın dediler.
Ortada büyük bir kepazelik olduğu açık. Yüz milyarları bulan bir fon transferi var bu işin içinde. Bu fon kamu hazinesinden özel firmalara, yani kendi yatırımcılarının karı — daha önemlisi — bankaların kazancı dışında hayatta bir amacı ve işlevi olmayan kuruluşlara aktarılıyor. Bu işlemde şöyle veya böyle kamu yararı olduğunu beyan eden devletin en ufak bir inandırıcılığı kalmamış. Bu beyanın dürüst olamayacağına dair neredeyse kesin bir kanı oluşmuş kamuoyunda.
Peki, firmaları devletleştirdin diyelim. Devletlerin özel çıkar güden firmalardan kategorik bir farkı kaldı mı? Özel firmadan alıp devlete verdiğin zaman, kamu yararı açısından farklı bir şey yapmış oluyor musun? Kamu dediğimiz soyut varlığın kararlarda daha büyük bir rolü veya menfaatlerde daha büyük payı oluyor mu? Yahut finansmanın yapısında bir değişiklik oluyor mu?
Devletler tarafından büyük bir yatırımla geliştirilen, onlar tarafından kontrol edilen ve onay belgesi alan ürünler sayesinde firmalar büyük gelirler elde ediyor. Bu gelirlerin ne kadarı komisyon olarak, rüşvet olarak, el altından ödeme olarak yine kamu sektörüne dönüyor? Bunu bilmiyoruz. Böyle konularda gerçek bilgiye ulaşmak söz konusu değil. Bu firmaların sahibi olan sermaye kuruluşlarının gerçek güç dengeleri nelerdir ve kamu bunların içinde ne kadar pay sahibidir? O da belli değil. Faraza yarın bunları bir kamu kuruluşuna devrettiğiniz zaman, bu kamu kuruluşunda çeşitli özel çıkarlar, çeşitli kimlikler altında, taşeron olarak, danışman olarak, pazarlama kanalı olarak ne ölçüde pay sahibi olacak? Bu da meçhul.
Klasik liberter hayallerdeki kapitalizmle alakası olmayan yeni bir düzenden söz ediyoruz. Bu düzende özel denilen firmalarla kamu denilen firmanın yapısal olarak aralarında ne fark olduğu belli değildir. Yasalar karşısında statüleri ne ölçüde birbirinden farklı, o da belli değildir.
Biliyorsunuz, ta Fransız İhtilali’nden beri “sol” ve aydın ve ilerici denilen kasimin klasik bakış açısıdır, kamuyu ilgilendiren konularda özel çıkarlar belirleyici olmasın, kamu söz sahibi olsun. İyi de, öyle bir kamu yok artık. Kamu bitti. Kamunun çıkarını temsil eden, kamunun konsensusunu, ortak görüşünü temsil eden bir kurum kalmadı ortada. Devlet dediğiniz şey de kurtlar sofrasındaki oyunculardan biri. En büyüğü. Ya da en büyüklerden birkaçının bir araya gelip kurduğu bir kartel.
Acıklı bir durumdur maalesef.