Hz. İsa’nın karısı var mıydı
Pazar Sohbeti
21 Aralık 2020
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

İsa Mesih’in karısı veya sevgilisi varmış ama bunu kilise saklamış. Bu hikayenin doğruluğu nedir?
İlginç çünkü daha iki üç ay önce London Review of Books’ta bu konuda esaslı bir makale okudum. Bir kitap eleştirisi daha doğrusu. Bu belirttiğiniz fikir yaklaşık 20 yıldır piyasada. Da Vinci Şifresi romanıyla kitlelere mal oldu. İddiayı ortaya atan Karen King adlı İncil uzmanı bir kadın. 2001 yılında Kıptice, yani eski Mısır Hristiyanlarının diliyle papirüs üstüne yazılmış bir el yazmasının yırtık bir fragmanını koydu ortaya. Başka kaynaklardan da bilinen bir erken Hristiyanlık dönemi metninin kopyasıydı bu, fakat bir tane ilave cümle vardı içinde: İsa’nın karısı da dedi ki... Bunu getirdi 2001’de bilim dünyasına armağan etti. Fırtınalar koptu, demek ki bu böyle bir gerçek varmış, saklanıyormuş gibi bir izlenim çıktı ortaya.
Sonra bir tane Amerikalı gazeteci bu öykünün peşine düştü. O yazma nereden geliyor? Nerede bulunmuş, nasıl elden ele geçmiş? Yıllar süren muhteşem bir detektiflik çalışmasıydı. Bayılıyorum böyle hakiki detektif öykülerine. Akıl yoluyla, inat yoluyla, bilgi yoluyla ince ince ince bir konuyu deşip hakikati ortaya çıkarma çabası bana çok heyecan verici geliyor. Bundan daha güzel bir insan faaliyeti ben düşünemiyorum. Neyse. Bu arkadaş kuşkuya yer bırakmayacak şekilde gösterdi ki o yazma sahtedir. Eski Doğu Almanya’da bir Mısırolog tarafından uydurulmuş ve yazılmıştır. İki Almanya’nın birleşmesinden sonra bir şekilde Berlin’in sabık Mısır Müzesi’nin eline geçmiştir. Müze tasfiye edilince orada bir süre çalışmış olan, hayatta çeşitli dolandırıcılık işlerine bulaşmış bir Ejiptolog, yani Mısır uzmanı, bunu satın almış. Florida’ya gelmiş. Florida’da türlü çeşitli yarı karanlık işlerin içinde bulunmuş. Karen King’in peşinde aylar yıllarca koşmuş, bak elimde böyle bir şey var, şimdi bunu satarsam çok para getirir, ama bilim aşkıyla sana ucuza vereyim diye diller dökmüş. Karen bir direnmiş, iki direnmiş, sonra zokayı yutmuş. Karen Hanım hadiseyi itiraf etti. Bir halt ettik, böyle bir bilgi yok diye kabul etti.
İsa’nın sevgilisi yahut karısı gerçekte var mıymış? Olabilir, belki de vardı. Fakat bu konuda elimizde bir delil yok. Bilgi yok. İma yollu bile yok. Delil diye öne sürülen parşömen parçası sahte çıktı. Öyle olunca da böyle bir şey yok demek zorundayız.
Karen King ile ilgili söylenmesi gereken asıl şey şu. Karen King ciddi bir araştırmacı ve din bilimci, teolog, fakat bir davası var. Davası ne? Katolik kilisesinin kadınlara daha fazla hak vermesi, kadınlara kilisede makam ve otorite tanıması, onları rahipliğe kabul etmesi. Bu büyük bir mücadele biliyorsunuz. Çeşitli Hristiyan mezheplerinde, özellikle Anglikan kilisesinde kadınlara tam eşitlik tanındı, erkeklerden daha bile rahat rahip, papaz olabiliyorlar. Katolikler bunu henüz kabul etmedi. Karen bu mücadelenin bir parçası olarak görmüş, edindiği el yazmasını. Dolayısıyla ideolojik tercihleri aklının önüne geçmiş. Bütünüyle kötü niyetle yapmamış. Yani inanmış doğru olduğuna. Ama belli ki şahsi tercihleri inançlarına yön vermiş. İnançları gözünü karartmış. Daha kötüsü, 2001’de bu makalesini yayınladıktan hemen sonra, el yazmasının sahte olduğunu gösteren birçok bilgi ortaya çıktığında da inatla ve ısrarla yıllarca o pozisyonu savunmuş. Oysa bir duygusal yatırımı olmasa konuya, çok kolay bir şekilde farkedecek yaş tahtaya bastığını. Dayanak yok, paçavra parçası bu, mümkün değil doğru olması diyecek. Diyememiş bir türlü, yirmi sene sonra o noktaya varabilmiş ancak.
Bu da gösteriyor ki bilimsel araştırma ile uğraşan insanların ve polis detektifi olan insanların inanç ve duygulardan uzak durması gerekir. Duygusal tercihlerini, ahlaki tercihlerini paranteze almayı öğrenmeleri gerekir. Yani sen, misal, Covid meselesini veya küresel ısınma meselesini bir ahlaki cihat konusu haline getirirsen, bunu iyilerle kötüleri ayıran bir kriter olarak görmeye başlarsan varacağın yer eninde sonunda Karen King’in yanıdır. Allah kimseyi düşürmesin.