Hukuk yoksa yatırımcı gelmez mi
Pazar Sohbeti
20 Haziran 2021
0:00
0:00

metin

Bir ülkede demokrasi ve hukuk yoksa yabancı yatırımcı gelir mi? Türkiye’nin bugün gelmiş olduğu noktada kanun yok, mafya her şeyi egemen. Ekonomik olarak Türkiye’nin çökmeye mahkum olduğunu düşünüyorum.
Yaygın bir görüş, değil mi? Elin gavuru neden gelsin, burada mafya kol geziyor, Sedat Peker’in anlattığı rezaletler oluyor, onun bunun oteline çöküyorlar, para aklıyorlar, yasa dışı işler yapıyorlar. Oysa ki kapitalist hukuk ister, adalet ister, düzen ister... Ne kadar saf ve masum bir görüş!
Elalemin kapitalistinin yerlisinden daha namuslu olduğu fikrine nereden kapılıyorsunuz? Eğer Türkiye’deki kumarhane ortamı, Türkiye’deki Vahşi Batı ortamı Türkiye’deki fırsatçılara, Türkiye’deki mafyalara imkan kapıları açıyorsa, yabancılara niye açmasın? Yabancılar sütten çıkmış ak kaşık mı sizce? Sen olsan, cebinde yarım milyar dolarla hayatına renk ve zenginlik katacak bir fırsat arayışına çıksan, siktirikten bir ordu bürokratın sana kanun, yönetmelik, tüzük diye vır vır edeceği bir ülkeyi mi seçersin, direkt gidip bakanı satın alabileceğin bir ülkeyi mi tercih edersin? İzliyor musunuz son günlerde ortaya çıkan ifşaatları? Amerika’nın Utah eyaletinde muazzam bir para aklama operasyonuna girişmişler. Adamlar dolar milyarderi. Aramışlar, taramışlar, dünyada en uygun ülkenin Türkiye olduğuna kanaat getirmişler. Gelmişler Türkiye’ye yatırım yapmışlar. Türkiye’de para aklıyorlar, yani Türkiye’den mal almış görünüp para gönderiyorlar, birtakım şirketlerin içinden geçirip gene Amerika’ya aktarıyorlar. Katılan herkes bu işten para kazanıyor, başta tabii Türkiye’nin devlet büyükleri olmak üzere. Türkiye’yi o kadar beğenmişler ki buradaki işlerini kısa zamanda on katına çıkarmışlar. Ortaklarını da getirmişler. Ortaklarından bir tanesi Ermeni mafyası çıkmış. O da bayılmış Türkiye’nin ortamına. Hatta Türk vatandaşlığı almış. Hatta bu Amerikalılar, bakmışlar Amerika’da sular ısınmaya başladı, biz gidelim Türkiye’ye yerleşelim demişler. Şahane bir ülke, iklimi de güzel, Bodrum’da evimiz de var. Bugünün çağında bu işler böyle, başka türlü olmuyor.
Kapitalizmin gelişmesi için kanun-yasa-yönetmelik gerekir, adalet kurumlarının tarafsız ve bilimsel bir şekilde çalışması gerekir saçmalığı Clinton zamanında çıktı da, Obama zamanında Neoliberal Amerikan propagandasının başlıca temalarından biri oldu. Hatta soydaşımız, komşumuz Daron Acemoğlu bu konuda kitaplar yazdı, ünlü oldu. Kurumsal düzen, dediler, kapitalizmin asıl gücüdür, kapitalizm bir ahlak rejimidir. Bu kadar saçma bir propaganda dünyada görülmüş müdür bilmiyorum. Bildiğim bir şey var. Kırmızı ışıkta duran adamdan iyi yatırımcı olmaz, iyi memur olur. Tarihte büyük sermaye birikimlerini gerçekleştirmiş olanların hiçbiri oyunu kuralına göre oynamamıştır. Puştlukla, tehditle, fırsatlardan faydalanarak, devletle işbirliği yaparak büyümüşlerdir. Devlet görevlileriyle işbirliği yapmadan büyüyen kapitalist son seksen yılda ben bilmiyorum.
Kapitalizmin klasik modeli Hindistan’da Doğu Hindistan Şirketi’dir. İngiltere’de çağın ileri gelenleri paralarını bir araya getirip Hindistan ticaretinden para kazanmaya girişmişler. Hindistan’a gitmişler, o zaman var olan padişahlardan, sultanlardan, nawablardan, racalardan rüşvet ve haraç karşılığı birtakım ayrıcalıklar koparmışlar. Sonra bakmışlar Hindistan’da sistem zayıflıyor, kendi askeri güçlerini kurmaya başlamışlar. Önceleri amaç kendilerini korumak. Sonra demişler, madem askeri gücümüz var niye biz soygunculuğa başlamayalım. Soymuşlar talan etmişler, bitirmişler Bengal krallığını. Gangsterlikle büyümüşler.
Rockefeller, petrol sanayiini kuran adam, nasıl yaptı ki bu işi? Tabii zekiydi, tabii çıkarcıydı, tabii fırsatı gördüğü yerde yakaladı. Şantajla ve kabadayılıkla büyüdü. Faal olduğu eyaletlerin hepsinde siyasi kurumları satın aldı. New Jersey eyaletini, Mississippi eyaletini satın aldı. Valisini, meclisini, idare heyetini, hepsini, gel bakayım evladım kaç para istiyorsun, al, deyip siktir etti gönderdi. Böyle büyüdü.
Son dönemde dijital sektörün öncüleri, Steve Jobs’lar, Zuckerberg’ler, Google’ın kurucuları, bireysel ve muhtemelen temiz gençler olarak başladılar. Öyle mi devam ettiler zannediyorsunuz? Amerikan istihbarat örgütlerinin ve silahlı kuvvetlerin sınırsız desteği olmadan bu noktaya varabilirler miydi sizce? Esnaf düzeyinin biraz üstüne çıkan birinin bugünün kapitalist sisteminde devletin kalın bağırsaklarıyla tanışmadan büyümesine imkan var mıdır? Ticaretin ve sanayiin tüm kurallarının milimetrik ayrıntısına kadar siyasi otorite tarafından belirlendiği bir sistemde siyasi entrikaya, rüşvete, al gülüm ver gülüm ilişkilerine bulaşmadan kim kaç gün ayakta kalabilir? Adamların elinde bir ufak yönetmeliğin bir kelimesini değiştirerek senin şirketini çökertme veya abad etme gücü var. Böyle bir dünyada sen olsan, bürokratın ve siyasetçinin elinin kırk bin türlü kanunla, hukukla, ahlaki kodlarla, kamuoyu tercihleriyle bağlı olduğu bir yeri mi seçersin, saraydan gelecek bir telefonla işlerinin tereyağından kıl çeker gibi hallolacağı bir yeri mi seçersin? Türkiye’deki sistem kapitalist dünyanın ihtiyaçlarına tam olarak, tam olarak olmasa bile yeterli oranda cevap veren bir sistem olmalı ki hiç öyle ekonomisi battı da tükendi de bitecek de gibi bir belirti yok. Siz bir gelin bir Yunanistan’ı görün ki batmış ülke nasıl olur bilesiniz.
83 milyonun 82 milyonu açtır veya açlık sınırında geziyor demiş bir yorumcumuz. Mümkündür, belki de öyledir. Peki kimin umurunda? Eğer örgütlenip siyasi bir sonuç doğuracak bir güce kavuşursa o 82 milyon, o zaman birilerinin umurunda olur. Ama böyle bir güç yoksa, yani 82 milyon kaderine razı boyun eğmiş durumdaysa yapacak bir şey yok. Başlarının çaresine baksınlar.