Hitler büyük deha mıydı
Pazar Sohbeti
23 Ocak 2022
0:00
0:00

metin

Hitler seviyesinde bir kişinin Almanya’da oy birliğiyle seçilmesine ne diyorsunuz? Hitler, dünya tarihinin en büyük askeri ve politik dehalarından mıdır?
Toplumların nasıl zaman zaman cinnete kapıldıklarını, bir sürü psikolojisine girip, herkes ne yapıyorsa ben de onlar gibi yapayım noktasına geldiğini, son iki yılda Covid tiyatrosu münasebetiyle bütün dünya çok yakından görme fırsatını buldu. Stres altında olan toplumlar, herhangi bir rasyonel neden olmaksızın, herhangi bir gerçek gerekçe olmaksızın kolaya kaçarlar. Herkes ne yapıyor? Öyleyse ben de öyle yapayım. Maske mi takılacak? Maske takmanın hiçbir işe yaramadığını elbette biliyor herkes. Ama sosyal hayatta minimum direnç yolu en akılcı yoldur, o halde ben de kalabalığa uyup maske takayım. Hatta takmayanları taciz edeyim, ihbar edeyim. Virüse mirüse faydası yok gerçi, ama baş ağrısına bire bir. Kalabalığa uysam başım ağrımaz.
Hitler’in popülerliğini de bu şekilde açıklamak lazım. İnsanlar sürü hayvanıdır. Sürüye uyarlar. Hitler gerçi hiçbir serbest seçimde oy birliğiyle seçilmedi. En kabadayısı, Kasım 1933 seçiminde yüzde 48 aldı. Ama bir kere iktidara gelince Alman milletinin ezici bir çoğunluğu, eh madem milletin teveccühü, hep beraber başbuğumuzu alkışlayalım psikolojisine kapıldı. En azından başımız ağrımaz. Bu birinci faktör.
İkinci faktörü de unutmayın. Bir milli kurtuluş mücadelesi sözkonusuydu. Milli kurtuluş mücadelesi çok etkili bir siyasi silahtır. İnsanları ta ciğerinden yakalar. Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya, haksız olduğuna inandığı bir yenilgiye uğramıştı. 1918 yılında tıpkı Türkiye gibi, tıpkı Macaristan ve Bulgaristan gibi düşman işgaline uğramıştı. Tıpkı Sevr Antlaşması gibi aşağılayıcı bir barış antlaşmasına maruz kalmıştı. Türkiye gibi hemen direnmedi Almanya. Yirmi yıl bekledi, ondan sonra başlattı Kurtuluş Savaşı’nı. Çünkü karşısındaki düşmanlar Türkiye’ninkiler gibi kıytırık devletçikler değildi. Üç tarafı üç büyük düşmanla, Fransa, İngiltere ve Rusya ile çevrilmişti Almanya’nın. Karşısında Yunanistan ile Ermenistan gibi çerez niteliğinde ülkeler yoktu, dünyanın üç büyük devleti vardı. Uzun bir hazırlık süreci geçirdi ve o sürenin sonunda üç düşmanı da bir daha bellerini düzeltemeyecekleri şekilde yıkma amacıyla ulusal kurtuluş mücadelesini başlattı.
Hitler’in bildiği, o tarihte Alman askeri ve sivil erkanının tümünün bildiği gerçek vardı ortada. Bu üçünden herhangi birine saldırsa öbür ikisi birleşip arkadan vuracaktır. O yüzden, üçünü birden devirmeyi göze almadıkça yol alamazsın. Ne yaparsın? Mesela reddedemeyeceği birtakım cazip teklifler götürüp Rusya’yı yatıştırırsın. Yıldırım harekatıyla Fransa’yı devre dışı bırakırsın. Fransa’yı bertaraf ettikten sonra İngiltere’yle diplomatik yoldan anlaşmaya çalışırsın. Başarırsın veya başaramazsın. Sonra bütün gücünle Rusya’ya saldırırsın. Buydu proje.
Hitler büyük bir askeri ve politik deha filan değildi. Talihi yaver gitmiş bir şarlatandı. Belagati etkileyiciydi; kitleyi nefretle coşturma yeteneğine sahipti. Bunun dışında askeri bilgisi de, diplomatik becerisi de sıfırdı. İktidarda izlediği yol, esasen Alman yönetici kadrolarının kaçınılmaz gördüğü yoldu. Birinci Savaş’taki ihanetin ve haksız olduğuna inandıkları yenilginin rövanşıydı. Hindenburg’un vizyonu da aynıydı, von Papen’in, Schleicher’in, Prusya kurmay heyetinin vizyonu da aşağı yukarı aynıydı. O mücadelenin verilmesi gerekiyordu. Hitler doğru zamanda doğru yerde bulunan adam oldu sadece.
Tarihin en büyük askeri ve politik dehası olsa kazanırdı savaşı. En büyüğü bırakın, orta çapta akıllı bir adam olsa öyle kaybetmezdi. Eşi görülmemiş bir hezimete uğradı. Yerle bir edildi Almanya. Nasıl bir dehaymış ki bu, ülkesinin bu denli mahvolmasına yol açar?