Hangi kütüphaneler yakıldı
Pazar Sohbeti
20 Kasım 2022
0:00
0:00

metin

Tarih boyunca yakılıp yıkılan kütüphaneler hangileridir? En büyük kitap kıyımı nerede ve kim tarafından yapıldı?
Ciddi sonuçları olan, bir kültürün kaybıyla sonuçlanan kütüphane yıkımları iki tanedir. Birincisi İskenderiye Kütüphanesinin yakılışıdır. Tuhaftır ki tam tarihini kimse bilmiyor. 4. yüzyılın en sonu veya 5. yüzyılın ilk yarısı içinde olmalı. İskenderiye o tarihlerde büyük bir Hristiyan taassubu kaynaşmasına sahne oldu. Büyük bir sosyal devrimdi. Temel yaklaşımı şuydu: Geçmişe ait olan her şey kötüdür. Egemen sınıfın kültürüdür. Egemen sınıfın kültürü yok edilmelidir. Heykelleri kırılmalıdır, binaları yıkılmalıdır, kitapları yakılmalıdır.
İskenderiye Kütüphanesinin şöyle bir özelliği vardı. Matbaanın olmadığı bir çağda, tüm kitapların el yazması olduğu bir çağda, birkaç kuşak boyunca dünyada işittikleri veya tesadüf ettikleri bütün kitapların kopyalarını çıkartıp kütüphaneye koymuşlardı. İskenderiye limanına gelen gemilerde ilk önce kitap kontrolü yapılırdı, herhangi bir kitabı olan insanların kitaplarına el konulurdu, el yazması kopyaları çıkarılıp artık şansın varsa orijinali iade edilirdi diye anlatırlar. Bu şekilde antik Yunan ve Roma medeniyetinin tüm kitabiyat varlığı İskenderiye Kütüphanesinde toplanmıştı. Yok oldu.
Bunun sonucu olarak eski Yunan ve Roma dünyasının edebi, felsefi ve bilimsel üretiminin muhtemelen yüzde doksanı veya daha fazlası bir daha geri gelmeyecek şekilde kayboldu. Şöyle bir örnek vereyim. Bugün antik Atina trajedilerinden söz ediyoruz, ki dünya edebiyatının temel taşlarından biridir. Elde olan kaynak toplam iki adet cilttir. Birisi üç büyük Atinalı trajedistten yedişer örnek eser içeren bir derleme. Diğeri Euripides’in toplu eserlerinin ita ve iota harfiyle başlayan 16 tanesini içeren cildi. Yani toplam 12 ila 14 ciltlik külliyatın rastgele bir cildi. Bunlar İskenderiye yangınından bir şekilde kurtulanlar. Gerisi kayıp.
İskenderiye ile birlikte muhtemelen aynı tarihlerde dünyanın çeşitli başka yerlerindeki kütüphaneler, Bergama’daki kütüphane, Roma’daki birtakım kütüphaneler de yok edilmiş görünüyor. Devrimci fanatizmin bir sonucuydu. Günümüz dünyasında da buna benzer eğilimlerin gitgide yükseldiğini fark etmemek mümkün değil.
İkinci bir olay İslam medeniyeti döneminde Bağdat’ta Abbasi halifelerin oluşturduğu muazzam kütüphanedir. Bir fikir edinmek şöyle bir rakam vereyim. Endülüs’teki Kurtuba kütüphanesinin 100 bin cilt içerdiği, buna karşılık Hristiyan Avrupa’daki en kabadayı kütüphanede 3-4 bin ciltten fazla kitap bulunmadığı bir çağdan söz ediyoruz. Ve Kurtuba’daki kütüphanenin, Bağdat’ın ancak onda biri olduğu söyleniyor. Sözün kısası, devasa bir kütüphane.
Bunu da, 1258’de Moğollar yaktı diye bilinir. Yaygın anlatıya göre son Abbasi halifesi akılsız vezirine kanıp direnmeye kalkınca Moğollar da, al sana direniş deyip şehirle beraber kütüphaneyi yakmışlar. Maamafih bu olaydan önceki iki yüz yılda Bağdat’ın düşkünlük içinde olduğunu, ve öyle bir çağda, hazine kıymetinde olan kitapların bir şekilde kütüphaneden dışarı yol bulmuş olabileceklerini de düşünmek lazım. Sonra, Moğollar pragmatik insanlar, servet değerindeki kitapları alıp götürmek yerine neden yakmak isteyecekleri çok açık değil. Bence o tarihte, tıpkı 1990’ların Boğaziçi Üniversitesi kütüphanesi gibi, Bağdat Kütüphanesinin çoktan içi boşaltılmış, geriye çeri çöpü kalmış olmalıdır. İmparatorluklar çökünce genellikle öyle oluyor.
Bağdat’taki kütüphane hakkında çok etkileyici bir tane kaynak var elimizde. İbn-i Nedim’in bu yangından aşağı yukarı 270 yıl önce, 990 yılında yazmış olduğu Fihrist adlı eserden söz ediyorum. Yazarın sahaflık veya kütüphane memurluğu görevi sırasında elinden geçen veya duyduğu, görüp de merak ettiği tüm kitapları kısaca anlattığı ve konularından söz ettiği bir koleksiyondur. Bende İngilizce tercümesi var, 1200 sayfalık kütük gibi bir kitap. Konulara göre tasnif etmiş, yazarlarına göre tasnif etmiş, falan yazarın şu, şu, şu kitapları vardır, ayrıca şöyle bir kitabı da varmış diye duydum fakat onu görmedim gibi notlar almış. Çarpıcı bir çalışmadır. Bir medeniyetin, bir çağın kültürel röntgenini çeken bir eser. Son zamanlarda Türkçe çevirisi de çıkmış diye duydum.