Halim ile Selim eksik mi kaldı
Pazar Sohbeti
3 Eylül 2023
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

Halim ile Selim kitabınızı yeni okudum. Kitabı yazdıktan sonra konu hakkındaki düşünceleriniz bir parça değişmiş sanırım. Ama öyle bir kitap ki, okuyup da hâlâ teist kalabilene helal olsun denir ancak.
Düşüncelerim değişti mi? Zannetmiyorum. Eskiden noktai nazar dedikleri, perspektifimde bir değişiklik var belki. Halim ve Selim kitabını yazdığım dönemde son derece dindar ve cahil insanlarla cezaevinde bitmek tükenmez bilmek bilmez bir tartışma içindeydim. Onların inanç dünyasıyla mücadele ediyordum. Kitabı cezaevinde yazmaya başladım. Tam bitiremeden çıktım, Samos’a gittim. Ondan sonra o kitabı hakkıyla tamamlama arzusu söndü içimde. Yazmış olduklarımı temize çektim. Niyetim ilk baştaki inanç ve akıl tartışmasından ve onu izleyen vicdan ve ahlak tartışmasından daha öteye gidip dinin toplumsal işlevi konusunu işlemekti. Ama üşendim, yeter bu kadarı dedim ve yayınladım kitabı.
Son üç dört yılda kafama iyice dank eden bir gerçek var. Din bir inanç meselesi değil arkadaşlar. Bunu size birkaç hafta önce ayrıntılı olarak anlattım sanıyorum. Din, bir toplum yönetimi hadisesi. Bir cemaati oluşturan ve onun belirli kurallar içinde yaşamını sürdürmesini sağlayan bir mekanizma. Öncelikle, toplumsal müzakerenin zeminini ve malzemesini oluşturan mitleri sağlıyor. Değerli ve değersiz insanlara dair bir dizi öykü sunuyor size din. Gündelik yaşamda, hayatın zor anlarında, başka insanlarla tartışmalar ve kavgalarınızda bu öyküler size bir palet sağlıyor. Bunlarla tartışıyorsunuz. Bunlarla kavrıyorsunuz insanlar dünyasını.
İkincisi, din size günlük, haftalık ve yıllık bir yaşam programı sunuyor. Yaşam ritminizi belirliyor. Hep beraber sabahları şu işi yapıyorsunuz, haftada bir şu işi yapıyorsunuz, yılın belli günlerinde belli şeyler yapıyorsunuz. Bunun ötesinde, insan yaşamının dönüm noktalarında, doğum, izdivaç, çocuk doğurma, ölüm hadiselerini toplumsallaştırma görevini alıyor din. Doğumunuz veya ölümünüz sizden başka kimseyi ilgilendirmeyen bir özel olay olmaktan çıkıp, topluma ait bir şey oluyor. Sizin bir kimseyle yaşamınızı birleştirmeye ve birlikte yeni insan üretmeye karar vermeniz, toplumun tanıklığında ve toplumun onayıyla gerçekleşiyor. Yani biyolojik yaşamınızın dönüm noktalarına sosyal bir anlam yüklüyor din.
Dinin esas işlevleri bunlar. İnanç kısmı bu işin çok küçük bir parçasıdır. Dinin anlattığı öykülerin hiçbirine inanmasanız da o dinin bir parçası olabilirsiniz. Yeter ki, misal, eğer Müslümansan namazını kıl, bayramlarda gerekleri yap, nikahınla cenazen belli usullere göre icra edilsin. İnsanlarla konuşurken kullandığın misaller ve meseller, o dinin onayladığı meseller ve misaller olsun. Yeter bunlar dindar olmak için.
Olaya bu perspektiften baktığım zaman Halim ve Selim’e bir o kitap kalınlığında bir bölüm daha eklemeliydim diye düşünüyorum. Onu da bir sonraki hayatımda belki yaparım.