Gürcüler ne ara Hristiyan oldu
Pazar Sohbeti
12 Temmuz 2020
0:00
0:00

metin

Gürcüler önceden de Hristiyan mıydı? Öyleyse Anadolu’ya göçenler nasıl Müslüman oldu? Osmanlı’dan sonra Rus etkisiyle Hristiyan oldukları ne kadar doğru?
Gürcü krallığı ulusal efsaneye göre Azize Nino’nun irşadıyla Hristiyan oldu. Nino’nun yoluna giden Kral Mirian 324 yılında Hristiyan dinini kabul edip vaftiz oldu. Bu anlatının ne kadarı tarihi gerçek ne kadarı efsanedir bilinmez, ancak 5. yüzyılda İncil’in Gürcüceye tercüme edildiği, 6. yüzyılda kral Vakhtang’ın Bizans desteğiyle kilise teşkilatını kurduğu ve çok sayıda kilise inşa ettirdiği kesindir.
İlk başlarda Gürcü Hristiyanlığının öğreti ve teşkilatını Ermeni kilisesinden aldığı ya da onunla aynı yolu izlediği anlaşılıyor. Ancak 9. yüzyıldan itibaren iki ulusun mezhep alanında yolları ayrılır. 880’li yıllar, Abbasi İmparatorluğunun çözülmeye yüz tuttuğu bir çağdır. Bu devirde Doğubayazıt’tan Yusufeli ve İspir’e kadar olan sahada Ermeni asıllı Bagratuni beylerinin borusu öterdi. Hanedanın iki kanadı arasında kavga koptu. Kars taraflarında hüküm süren bir kanat Ermeni kilisesinin şampiyonluğunu üstlenirken, Ardanuç ve Yusufeli’nde hakim olan diğer kanat Bizans’tan aldığı destekle Rum Ortodoks mezhebini ve Gürcü kültürünü bayrak edindi. Böylece Gürcülerle Ermeniler arasına bugüne dek sürecek bir husumet girdi.
Türkiye’de pek bilinmez. Yusufeli’nin hükümdar sülalesi 10. yüzyılda muazzam bölgesel güce kavuştu, sonra da bunların bir kolu Gürcistan kralı olarak taç giydi. Türkler gelip Ermeni diyarını tarumar ettikten sonra, Gürcistan krallığı 12. yüzyılda tüm Kafkas berisinin en güçlü devleti haline geldi. Türk istilasından arta kalan bir dizi Müslüman beyliğini alt ederek, tüm Kafkas illerini, Kars ve Ardahan’ı kapsayan alanda Ortodoks Hristiyan egemenliğini yeniden kurdular. Tüm bölgeyi, bir kısmı günümüze dek ayakta olan görkemli kiliselerle donattılar. Bu dönemin simge kişisi, halen Gürcülerde olsun komşu kavimlerde olsun adı efsane gibi anılan Kraliçe Tamar’dır.
Gürcü Krallığının yeniden ihyası döneminde, 12. 13. yüzyıllarda, Gürcü kralları büyüyen egemenlik sahalarını kontrol edebilmek için nüfus ithal ettiler. Kadroların yetersizse ne yaparsın? Kadro getirirsin. Özellikle eli silah tutan, savaşacak adamları olan dere beylerini, aşiret ağalarını, kale sahiplerini yanına çekersin. O devirde çevredeki başı boş feodal unsurların birçoğu Gürcü davasına yazıldılar. Mesela bugünkü Ermenistan’ın kuzeyinde hükümdar olan Lori Beyleri, ki Ermeniydiler, Gürcistan Krallığı’nın demirbaşları arasına katıldılar. Daha batıda, Kars ve Ahıska tarafına hakim olan Zakar ve İvane kardeşler kimine göre Kürt, kimine göre Ermeni veya Türk asıllıydı, Gürcü kraliçesinin sadık kulları ve Gürcü kilisesinin hizmetkarları oldular. Yine aynı dönemde Kafkas kuzeyinden kırk bin Kıpçak Türk’ü şefleriyle beraber sözleşmeyle getirilip Gürcü ülkesine iskan edildi. Elbette hepsi de Hristiyan oldu. Çünkü Gürcü monarşisini bir arada tutan bağ Ortodoks Hristiyanlık bağıydı. Hristiyan olmayan birinin o krallığa hizmet etmesi eşyanın tabiatına aykırı bir şey.
1400 civarında Timur istilasından sonra Gürcü Krallığı parçalandı. Çeşitli Türk ve İslam devletlerinin egemenliği altına girdi. Önce Akkoyunluların, peşinden Safevilerin haraçgüzarı oldu. 17. yüzyılda Şah Abbas zamanından itibaren Gürcü kralları, kendi anlatılarına göre hala bağımsız ve Hristiyan, İran’ın resmi anlatısına göre ise şahların sadık kulu ve valisidir. Kral hanedanının şehzadeleri gençliklerinde bir tür saygın esir olarak İsfahan’a götürülürler, orada eğitilirler. İran yönetici sınıfı içinde mevki ve makam edinirler. Hepsinin bir Hristiyan Gürcü adı, bir de Müslüman Farsi adı vardır. Bazıları vezirliğe, İran ordularında baş komutanlığa kadar yükselir. Güvenilir olanları melik sıfatıyla Tiflis’e gönderilir. Tiflis’te Hristiyan olarak hüküm sürerler. İsfahan’da ise Şii Müslüman görünürler. 1790’lara kadar düzen böyle devam eder. Sonra İran’ın yerini Rusya alır. Aynı çift kimliklilik vakası bu sefer Ruslarla devam eder.
Osmanlı da 1540-50’lerde Batı Gürcistan’ı zaptettiğinde buna benzer bir model uyguladı. Gürcü Devleti’nin önemli bir bölümü, Cakeli sülalesinden atabeylerin malı olan Çıldır yani Ahıska Beyliği idi. Bugün Ardahan, Şavşat ve Posof ile Gürcistan’da Akhaltzikhe kentini kapsayan bölgedir burası. Çıldır Atabeyleri Hristiyan Gürcü bir sülaledir. 1200’lerden 1600’lere kadar soykütüğü bellidir. Osmanlı 1570’lerde Çıldır’ı zaptetti. Sonra, bu tür uzak ve belalı yerlerde umumiyetle yaptığı gibi, yerel sülaleden uygun birinin, Müslüman olması şartıyla, beyliği sürdürmesine izin verdi. Birbiriyle kavgalı iki kardeşten biri din değiştirip Mustafa Paşa oldu. Bir süre sonra öbür kardeş de aklın yolu bir diyerek hak dinini benimsedi. Ahıska Atabeyleri o tarihten itibaren Müslüman olarak hükümlerini sürdürdüler. Halk da peyderpey Müslümanlaştı. Dışarıdan gelen başka Müslümanlarla karıştılar. Bugün Türkiye’de Ahıska Türkleri diye bilinen kesim o kesimdir.
İnkar etmeye kalkmayın lütfen. Apaçık bir gerçek var ortada. Eski zamandan beri Ahıska Türklerinin yaşadığı kaç köy varsa Posof’ta, Şavşat’ta, Ahıska’da, hepsinin ismi Gürcücedir. Yalnız köyler değil, mezra isimleri, mahalle isimleri, dağ taş dere ve tarla isimleri de Gürcücedir. Diyelim ki köy isimleri siyasi irade tarafından verilmiş olsun. Mezra ve mevki isimleri dünyanın her yerinde yerel dildedir. Yani Ahıska Türkü denen milletin çok da eski olmayan bir eski tarihte Gürcü dilli oluğu tartışma kaldırmayacak bir gerçek.
Yok efendim Kıpçak Türküymüş falan, kulak asmayın böyle hikayelere. Fahrettin Kirzioğlu isimli sarkık bıyıklı bir fanatiğin hezeyanlarıdır. Kıpçak Türkü olsalar bir tane köye, mahalleye, dereye, kayaya Kıpçakça isim vermezler miydi? Gürcü ulusunun kompozisyonunda bir miktar Gürcüleşmiş Kıpçak Türkünün olduğunu söylemek ayrı şey, Kıpçak hadisesinden aşağı yukarı 400 yıl sonra Müslüman olan bazı Gürcülerin o eski Kıpçakların soyu olduğunu iddia etmek ayrı şey. Alakası yok birbiriyle.
İki bölgede Gürcüler topluca Müslüman olmuştur. Biri bu Ahıska. Diğeri Acara Gürcüleridir. Acara Karadeniz tarafında, Batum sırtındaki dağlık bölgenin adı. Acara ahalisi uzunca bir süre din konusuna lakayt kaldıktan sonra 18. yüzyıla doğru beylerinin önderliğinde Müslüman olmuş görünüyor. İkisinin farkı, Ahıska Gürcüleri yüzyıllardan beri Türkçe konuşur, buna karşılık Acara Gürcüleri Gürcüce konuşmaya devam etmiştir. Türkiye tarafında Borçka ilçesi, Murgul, Artvin’in bir kısmı, Şavşat’ın yarısı ve Yusufeli’nin birkaç vadisi bu ikinci grup Gürcülerdendir. 1878’de bu bölge Rus egemenliğine girince büyük bir Müslüman Gürcü göçü oldu, Batum sancağından kalkıp Ordu’ya, İzmit ve Bursa civarına yerleştiler. Türkiye’de Gürcü diye bilinen kesim bu kesimdir. Osmanlı terminolojisinde Ahıska Türklerine ‘Dil bilmez Gürcü’ denirdi, Gürcüce konuşmayan Gürcü anlamında. Şimdi onlara Gürcü demek vatana millete ihanet faslından muamele görüyor.
Gürcü milletinin bu iki grup dışında kalan kısmı, Hristiyanlığıyla feci surette gurur duyan dindar bir Hristiyan ulustur. Sakın Tiflis’e yahut Kutais’e gidip “siz Müslüman değil miydiniz kardeş” diye sormaya kalkmayın, başınıza ne geleceği belli olmaz.