Gibbon neden okunmalı
Pazar Sohbeti
18 Nisan 2021
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
The Decline and Fall of the Roman Empire’ın tezi nedir? Neden batmış Roma? Önerinizle başlayıp üçte birinde bıraktım. İlgi çekici gelmedi.
Roma İmparatorluğunun Gerileyiş ve Çöküşünün Tarihi, Edward Gibbon’un muhteşem eseri, 1780’li yıllarda yazılmış, hayvani üç ciltten oluşan bir kitap. Bunun tezinin ne olduğu çok önemli değil. Var tabii. Fakat o açıklamaların altından çok sular aktı. Gibbon’ın analizlerini eleştirenler oldu. Farklı analiz yöntemleri, farklı görüşler, yüzlerce farklı tez ileri sürüldü, Roma’nın neden gerileyip battığına dair. O değil mesele.
İki büyük özelliği vardır Gibbon’ın. Bir kere dil olarak bir şaheserdir. İngiliz dilinin gelmiş geçmiş en büyük eseridir. İçinden cımbızla herhangi bir cümleyi kopar ve oku, derhal tanırsın. Başka kimse yazmış olamaz o cümleyi çünkü. O derece haşmetli bir sesi vardır. Müthiş bir zeka pırıltısı vardır, her kelimesinde adeta elektrik akımı gibi dolaşan ve insanı coşturan bir zeka.
İkincisi, tarih anlayışı. Eski ekolden bir tarihçi tabii, tarihi olayları insanların bir dizi ikilemiyle, zorlu kararlarıyla anlatan bir anlayışın temsilcisi. Yüzlerce ve yüzlerce kişinin dramıyla anlatıyor öyküsünü. Şunu da yapabilirdi, bunu da yapabilirdi, fakat onu değil bunu yaptı, çünkü... Ölümcül kararlar, yüz binlerce insan için sonuçları olan kararlar almak zorunda olan insanlar nasıl ve neden bu kararları verdiler? Bu soru bence tarih konusunda sorulabilecek olan tek anlamlı sorudur. Tek diyorum, çok anlamlı ya da en anlamlı demiyorum. Ve bu işi o kadar ustaca yapar ki Gibbon, o kadar derin bir insan görgüsü ve insan psikolojisine ve siyasetin inceliklerine dair o denli büyük bir vukufla yapar ki, dört başı mamur bir okuldur. Yalnız Roma İmparatorluğunu değil, insanı, devleti ve toplumu öğrenirsin. 180 yılından 1453 yılına kadar giden bir panoramada, sayısını şimdi kestiremeyeceğim, bine yakın insan hikayesi anlatıyor. Muazzam bir psikolojik kavrayışa sahip olan, klişeleşmiş hiçbir görüşe pabuç bırakmayan, ve aynı zamanda çok iyi bir anlatıcı olan birinden, bin tane ilginç insan öyküsü dinliyoruz. Tarihte ciddi ve trajik kararlar vermek zorunda kalmış olan bin tane insanı insanı bizimle tanıştırıyor. Buyurun sizi şu kişiyle tanıştırayım, kız kardeşini öldürmeseydi muhtemelen kendisi öldürülürdü.
Büyük bir eser. Öyle sıkıldım, vazgeçtim bile harcanacak bir kitap değil.