Fransızca nasıl doğdu
Pazar Sohbeti
6 Eylül 2020
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Fransızca bir Latin dili mi?
Evet, Fransızca bir Latin dilidir. İtalyanca da, Portekizce de öyledir.
Latin dili biliyorsunuz İtalya’nın orta bölgesinde, Roma ve civarındaki ova köylerinde konuşulan bir aşiret diliydi. İsmi Latium’dan, düz ülke dili, ovalı lehçesi anlamında. Dağlı lehçesinin zıddı. Bu dili konuşan Roma kenti dünyaya hakim oldu. Dünyaya ilk hakim olduğu dönemde, yani sıfır yılının yüz yıl öncesi ile yüz yıl sonrasında çok zengin ve muhteşem bir literatür üretti. Sonradan bu çağın yazı dili bir norm olarak okullarda okutulmaya başladı. Augustus zamanından bugüne dek yapay olarak sabitlenmiş, bir formel eğitim aracına dönüştürülmüş bir dildir, Klasik Latince dediğimiz dil.
Gerçek Latince, yani konuşulan dil, elbette evrildi. İmparatorluğun her tarafında ortak anlaşma dili olan Ordu Latincesi, çarşıda, pazarda, mahkemede, gösteri sanatlarında hakim dil haline geldi. Avam Latincesi de deniyor buna. İmparatorluğun son yüzyıllarına gelindiğinde, artık okullarda öğretilen Latinceden epey farklı bir dildir. Kuzey ve Orta İtalya’da halkın tek dili buydu. İtalyanların kolonize ettiği Galya’da ve İber Yarımadasında da yerli diller unutulmuş, bu dil benimsenmişti. Doğu illerinde ise çok güçlü bir geleneği olan Yunanca ortak dil olmaya devam etti.
İmparatorluk çöktükten sonra da bugün İtalya, Fransa, İspanya, Portekiz olan ülkelerde bu dil konuşulmaya devam etti. Formel eğitim zayıfladığından, klasik dilin çapasını kaybeden yerel lehçelerin her biri kendi yoluna gitt. Milli eğitim iptal edilse, gelişkin iletişim imkanları da yoksa, Erzurum ağzı, Denizli ağzı, Trakya ağzı ne olur, öyle düşünün.
Aradan birkaç yüzyıl geçti. Sene 1000, 1100 civarına gelindiğinde yerel lehçelerde zengin bir halk edebiyatı türedi, halkın sevdiği ağızlarla konuşan destan şairleri, aşıklar, ozanlar, türkücüler ortaya çıktı. 1200’lere doğru farkına vardılar ki, bu saz şairlerinin Romans veya Romanç denilen diliyle okulda okutulan Latince artık ayrı birer dildir. Şöyle düşünün, okulda öğrettikleri Türkçe ile Erzurum’da türkücülerin konuştuğu Türkçe arasındaki makas o kadar açılmış ki artık karşılıklı birbirini anlamak mümkün değil. Bir müddet sonra birileri çıkıp der ki, neden sadece türkücüler olsun, Erzurum diliyle makale de yazarım, edebi eser de tercüme ederim. Avrupa, birtakım sosyal değişimler sonucunda 1350’ler civarında işte o noktaya geldi. Yerel lehçeler yazıya döküldü. Fransızca, Güney Fransa’nın dili olan Oksitan, eskiden ayrı bir dil sayılan Venedikçe, Floransa’nın dili olan İtalyanca, Katalanca, şimdi kestirmeden adına İspanyolca dediğimiz Kastilya dili, Portekizce dilleri böyle doğdu. Hepsi eski Avam Latincesinin, yahut Romanş dediğimiz halk lehçelerinin bölgesel varyasyonlarıdır.