Ferrara dükaları neden ilginç
Pazar Sohbeti
13 Eylül 2020
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Sevan Bey bu aralar sizi neler heyecanlandırıyor veya mutlu ediyor?
Valla iki, üç gündür çok alakasız bir şeye takıldı kafam. Ariosto’nun Orlando Furioso’su vardır, İtalyan Rönesans edebiyatının büyük eseri. Bir şekilde oradan bir şeye bakmam gerekti. Destan çok büyük ölçüde şark kaynaklarından esinlenmiş. Battal Gazi destanından ciddi ölçüde malzeme almış, Husrev ile Şirin’den, Leyla ile Mecnun’dan öyküsünden temalar almış ve İtalyan edebiyatının büyük ve orijinal bir eserini yaratmış. Yıllar önce üstünkörü okumuştum, unutmuşum içeriğini. Rinaldo’yu hatırladım, o destanın kahramanlarından biri. Rinaldo esasen Arap. Müslümanken bir Hristiyan kıza kapılıyor, olaylar oradan gelişiyor. Tabii okurun psikolojik tatmini için tam Arap olmaması lazım, meğer Hristiyan doğumluymuş da, çocuk yaşta Arap kralının emrinde yetişmiş, sonra oradan kurtarılıp yeniden aslına rücu etmiş, falan filan. Destanın amacı tarihi olguları anlatmak değil okuru tatmin etmektir. Bunu unutmayın.
Rinaldo esasen gerçek bir kişi, ya da en azından gerçekten yaşamış olduğu kabul edilen bir efsane figürü. İtalya’nın büyük aristokrat ailelerinden biri olan d’Este hanedanının atası. Este’ler Ferrara kentinin sahibiydi. Ariosto’ya bu eseri sipariş eden onlar. Atamız Rinaldo’ya da mutlaka eserde önemli bir yer ver demiş olmalılar ki Rinaldo destan boyu anlatıldıkça anlatılıyor, yer yer ana kahraman olan Orlando’yu bile gölgede bırakıyor. D’Este ismi “doğulu” demek. Sonradan tevil etmeye çalışmışlar, bin türlü etimoloji uydurmuşlar, ama bana öyle geliyor ki ecdadın eğer Arapsa soy adının da Şarklıoğlu olması çok öyle esrarlı açıklamalar gerektirecek bir şey değil.
Bir ara epey merak edip kurcalamıştırm d’Este’lerin Ferrara dükalığını. 16. yüzyılın sonlarına doğru Alfonso d’Este düktür. Ariosto’ya destanı ısmarlayan da odur. Rönesans’ın kapanış perdesinde, tüm Avrupa’nın en heyecan verici kültür odağı olmuştur Alfonso’nun sarayı. Kıtanın önde gelen şairleri, müzisyenleri, ressamları orada toplanmışlar. Karamsar ve karanlık bir çağa girmişler. Ariosto dahil birkaçı delirmiş yahut o zamanın deyimiyle melankoliye kapılmış. İnsan bilgisinin uç noktalarına, esoterik konulara ilgi duymuşlar. Ölümsüzlüğün sırrı, afrodisyaklar, simya ve kimya ilimleri gibi şeylerle uğraşmışlar. Seksin uç noktalarını araştırmışlar. Muhtemelen uyuşturucu almışlar. Alfonso’dan sonra Ferrara dükalığı tasfiye edilince hep beraber Prag’a göçmüşler. Derler ki 17. yüzyılın büyük bilimsel keşifleri ilk o ortamlarda filizlendi.
Bugünkü İngiliz hanedanı, daha doğrusu bugünkü İngiliz hanedanın atası olan Hanover hanedanı, Alfonso’nun amca oğlunun soyundan geliyor. Direkt erkek soyu yanılmıyorsam Kraliçe Victoria’ya kadar devam etmiş. Yani nihai ataları Rinaldo imiş! Tırınınımm! Acayip bir bilgi değil mi? Tarih okumanın büyük zevki olayların kendisi değildir, ilmik ilmik çözme sürecidir. Olaylar nasıl yorumlanmış, nasıl anlatılmış, neyi vurgulamışlar, neyi saklamışlar, bir şeyi vurgularken nasıl öbür şeyi gözden kaçırmışlar, günümüze nasıl gelmiş işin o tarafı asıl ilginç taraf.
Este ailesinin şeceresini Avrupa tarihinin en büyük bilim insanlarından biri olan, aynı zamanda filozof ve matematikçi ve fizikçi ve dil bilimci olan Leibniz araştırmış. Leibniz bir süre Hanover hanedanının dostu ve sekreteri olmuş ve sipariş üzerine Este ailesinin tarihçesi üzerine bir çalışma yapma görevini üstlenmiş. Otuz yıl boyunca kabus gibi bu işe takılmış. Onuncu, on birinci yüzyıl kaynaklarını bulma, didik didik etme, yorumlama, yalanı doğrusundan ayırt etme işleriyle uğraşmış. Yayınlayamadan ölmüş. Yıllar sonra notları üç cilt olarak basılmış. Fakat o süreçte Leibniz modern tarihçiliğin temellerini atmış. Bir kere orijinal elyazmalarına gitme ilkesini sağlam bir şekilde yerleştirmiş. Avrupa’nın çeşitli kütüphanelerinde, şatolarında ve manastırlarında korunmuş kaynakları araştıracaksın, bulacaksın. Bu yetmez, eleştirel edisyonlarını hazırlayacaksın. Çünkü el yazması dediğinin bir kopyası öbür kopyasına uymaz. O halde, el yazması kaynakların hepsini tespit edip, en eski ve asıl olan nüshayı bulmaya çalışıp, onu yayınlayacaksın. Otuz sene Este ailesinin kökeniyle uğraşmış. O günden bu yana da o kitabı okuyan toplam herhalde yüz kişi yoktur.
Bunun nasıl büyük bir zevk olduğunu söylesem bana inanır mısınız? Bir konudaki bilgi dağarcığının sınırlarını zorlamak, aramak, bulmak, müthiş bir uğraş. İki gündür taktım kafama bu konuyu. Keşke vaktim olsa daha, Leibniz’in bitiremediği işi yapmak isterdim. İyi tarih yazmak için duygusal bir bağın olmaması lazım. Konunun nötr ve uzak bir konu olması lazım. Dünyanın neresinde olursa olsun, tarihin hangi aşamasında olursa olsun, her türlü insan interaksiyonu, insan yaşamı, insanlar arasındaki kavgalar, çıkar çatışmaları, barışlar, ittifaklar, yalanlar, masallar ilginçtir. Derine indikçe çetrefilleşir, içinden çıkılmaz hale gelir. Bunun üstüne bir de bilgimizin kaynakları nelerdir, metinler ne demiş, niçin demiş, neden farklı söylemiş, bu soruları da sorabiliyorsan eğer güzel bir işle uğraşıyorsun demektir.