Fatih neden Patrikhane kurdu
Pazar Sohbeti
11 Eylül 2022
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Fatih Sultan Mehmet neden Ermenileri İstanbul’a getirip patrikhane kurdurdu?
İlk akla gelen cevap basittir. Çağlar boyunca her imparatorluğun temel yönetim ilkesidir, böl ve yönet. Sen İstanbul’u fethettiğin anda, imparatorluk nüfusunun yarıdan bir hayli fazlasını oluşturan bir Ortodoks dünyasının sahibi haline geldin. Rusya hariç bütün Ortodoks dünyası kadim zamandan beri İstanbul’dan yönetilmiş. Ortodoks dünyası demek zaten İstanbul’dan yönetilen Hristiyan dünyası demek. İstanbul’u ele geçirince mecbursun bu Ortodoksların iç politikalarını yönlendirecek bir patrikhane oluşturmaya. Nitekim İstanbul’un fethinden kısa bir süre sonra Fatih, Rum Patrikhanesini yeniden canlandırdı ve hukuki statüsünü tanımladı.
Bunu yaptığınnda bin yıllık geçmişi olan, emperyal gelenekleri olan, imparatorluğun başkentini paylaşan ve imparatorluğun nüfusunun yarıdan fazlasına hükmeden bir kurum kurmuş oldu. Yalnız Rumlara değil, Sırplara, Bulgarlara, Arnavutların yarısına hakim olan bir yapı kuruyorsun. Bunu dengelemen lazım. İmparatorluğun öbür Hristiyanları, yani Anadolu’nun ve Doğu’nun Hristiyanları, bu patrikhaneden nefret ediyor. Onu düşman olarak görüyor. Onları da çağırıp, koltuğunun altına alıp, pohpohlayıp, bak onların patriği var, alın size de bir tane patrik verdim demesi normal değil mi?
İşin ayrıntısına baktığınızda başka bir boyut daha öne çıkıyor. Tam o esnada Akkoyunlular, Osmanlı’ya karşı bir imparatorluk politikası güdüyorlar. Batı İran ile birlikte Erzurum’u, Ahlat’ı, Diyarbekir’i, yani eski Ermeni topraklarının neredeyse tümünü kapsayan bir egemenlik alanı kurmuşlar. Ve en önemlisi, 1444 yılında, 400 yıldan beri parçalanmış olan Ermeni Gatoğigosluğunu, yani Ermeni Kilisesinin ruhani liderliğini, Erivan’a yakın Eçmiadzin kentinde ihya etmişler. Bir başka deyimle, Batıdaki bir iki muhalif unsur hariç, Ermeni Kilisesi Akkoyunlu’nun koruması altında birleşmiş. Osmanlı’nın Rum kozuna karşı, Akkoyunlu da Ermeni kozunu sürmüş sahaya. Koza koz basmak gerekiyor. O yüzden 1461 yılında Hovagim’i İstanbul’a çağırıp bir Ermeni patrikliği tesis ettirdi Fatih Sultan Mehmet.
O tarihte Osmanlı topraklarında kayda değer bir Ermeni nüfusu var mıydı? İstanbul’da çok fazla olmaması lazım. İstanbul’un Ermeni cemaati 1480’den sonra Kefelilerle başlar, asıl 1600’den sonra doğudan gelen kitlesel göçle büyür. Ama mesela Bursa’da varmış Ermeni cemaati ki, Peder Hovagim Bursa Ermeni cemaatinin ruhani reisi imiş. Sanırım Amasya ve Tokat’ta kayda değer Ermeni topluluğu var o tarihte. Bir de tabii Sivas nüfusunun büyük bölümü Ermeni. Bunlar 1461 itibariyle Osmanlı toprağı olan yerler. Ermenilerin o tarihte büyük çoğunluğunun yaşadığı Doğu illeri ile Adana henüz Osmanlı’ya ait değil. İstanbul Patrikhanesi’nin kuruluşunu izleyen elli yılda Osmanlı egemenliğine girecekler.