Eski usul evler nasıl yapılır
Pazar Sohbeti
5 Temmuz 2020
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

Kendi arazimde bir taş ev yapmak istiyorum. Sizin yaptığınız işleri çok beğeniyorum. Bana hem mimari uslup hem de inşaat teknikleri hakkında bilgi verebilecek bir kaynak tavsiye eder misiniz?
Yıllar yıllar önce, 1999’da galiba, bir el kitabı yazmıştım, taş ev restore etme ve yenisini yapma konusunda. Ararsanız internette bir yerde bulursunuz. Ustalar için yazmıştım. Mümkün olduğunca pratik detaya inip, taş nasıl seçilir, hangi ocağın malzemesi neye yarar, ormandan ağaç nasıl getirilir, pencere oranları nasıl hesaplanır, ilçede iyi marangoz nereden bulunur, mimar jargonundan arındırılmış bir el kitabı hazırlamıştım. Yaklaşık 25-30 sayfalık bir şeydi. Ali Nesin de çizimlerini yapmıştı. Ali Nesin iyi bir ressamdır, parantez içinde belirteyim.
Yalnız geleneksel mimarinin şu özelliğini aklınızdan çıkarmayın. Gerçekten geleneksel olmasını istiyorsanız, eski mimari son derece lokaldir. Bir kasabanın taş evleriyle komşu kasabanın taş evleri birbirine benzemez. Taşı da benzemez, teknikleri de benzemez. Yerel bir mimaridir. Özelliği de budur, güzelliği de budur. Oranın taşına, oranın iklimine ve oranın geleneklerine göre şekillenmiştir. Mesela Şirince’de taş ev nasıl yapılır konusundaki bir el kitabı, Birgi’de taş ev nasıl yapılır konusunda yetersiz kalır.
Bu konuda ciddiyseniz yapacağınız şeyi size söyleyeyim. Orada eski evler varsa eğer, onları uyanık bir gözle, uyur gezer olmadan, epeyce bir süre inceleyin. Didik didik edin, içini dışını ezberleyin. İki üç tane beğendiğiniz evin ayrıntılı planını çıkarın. Mimar kalibresinde olması gerekmez, ama elinizden geldiğince detaylı çizin. En sempatik ayrıntılarını çözümlemeye çalışın. Malzemeyi nereden getirmiş diye anlamaya çalışın. Doğrama detaylarını çizin. Ne ağacı kullanmış diye bakın. Ev çürükse nereden çürümeye başlamış, nereden fire vermiş diye değerlendirin. Taşları nasıl dizmişler, pencereleri nereden açmışlar, kuzeye mi doğuya mı bakmış cephe, bahçe kapısını nereye koymuşlar, su tesisatını nasıl çözmüşler, çatı eğimi yüzde kaç, çatı iki akarlı mı dört akarlı mı. Bunları böyle bir sene kadar etüt edin. Şiir okur gibi etüt edin. Oturup, uzun uzun seyredin. İmkanınız olursa öyle bir evi sökmek çok şey öğretir. Ben öyle kaç tane ev söktüm. Ev bitmiş, eski dokusu paçavraya dönmüş. Malzemesinden kurtarabildiğini kurtarıyorsun, sonra yeniden ayağa kaldırıyorsun.
Püf noktası saygıdır. Geleneğe, orada daha önce ev yapmış olan insanların birikmiş tecrübesine saygı göstermek. Bu zor öğrenilen bir şeydir. Bugünün şehirli Türklerinin pek başarabileceği bir şey değil, deveye hendek atlatmaktan daha zor, ama deneyebilirsiniz. Sabırla, sakinlikle öğreneceksiniz, ben öğreneceğim bu işi diyeceksiniz. Sorular soracaksınız: Bunu niye böyle yapmış? Hangi problemi çözmeye çalışmış? Eski evlerde her şey fonksiyoneldir. Hiçbir şey süs için değildir. Nasıl bir fonksiyonu çözmüş burada? Buna bakacaksınız.
Mimari geleneği etit etmenin ötesinde ikinci bir şey var. Arsanız düz ovada dikdörtgen kadastro parseliyse diyeceğim bir şey yok. Ama bizim Şirince’deki gibi dağlık tepelik yerdeyse ikinci bir işiniz var. Araziyi haftalarca, aylarca okumalısınız. Dozeri sokup dümdüz etmeyi aklınızdan bile geçirmeyin. Eğimi nedir, kuytusu nerededir, nereye ev kondurursam kendimi rahat ve mutlu ve emniyette hissederim? Hazır ağaç varsa nasıl kullanırım, yoksa nereye dikerim? Mevcut yapı kalıntısı varsa, ondan hareket ederek ne yapabilirim? Her yerin bir ruhu vardır. O ruhun ne istediğini anlamaya çalışmadıkça her yapacağınız iş kabak gibi sırıtacaktır.
Sonra sıra gelir usta getirmeye. Türkiye’de geleneksel tarzda inşaat ustası diye bir şey yok. Bulamazsınız. Yok öyle bir şey. Apartman ve gecekondu yapmayı biliyorlar, çünkü piyasa bunu talep etmiş. Adam otuz sene boyunca gecekondu yapmış ya da apartmanda çalışmış, başka bir şey bilmesini nasıl beklersin ki? Ustayla çalışmanın püf noktası, can damarı, karşılıklı güven oluşturmaktır. Usta sana güvenirse eğer, atla dersen atlar. Bir kere, bu adam beni satmaz diye güvenmesi lazım. İkincisi, bu adam ne istediğini biliyor, ona uysam pişman olmam demesi lazım. O güveni oluşturmak zor bir şeydir. Aylar sürer. Bugünün Türk toplumunda hele imkansız olabilir, şehirli takımından bir Türkün o sabrı ve o tevazuyu göstermesi. Sınıfsal önyargılar kolay üstesinden gelinecek şeyler değil çünkü. Ama o güveni oluşturabilirsen çok şey yaptırabilirsin ustaya. Tahmin etmeyeceğin şeyleri, onun bile aklından geçmeyecek yapıtları ortaya çıkarabilirsin. Öğrenilmesi gereken bir beceridir.