Eşcinsel sözcüğü ne zaman çıktı
Pazar Sohbeti
27 Kasım 2022
0:00
0:00

metin

Eşcinsel kelimesi Türkçede ne zamandan beri kullanılmaktadır?
Böyle bir soru gelirse aklınıza ilk yapacağınız şey nedir? Nişanyan Sözlüğü açıp en erken hangi tarihte tespit edilmiş diye bakmak. Buyurun, Milliyet gazetesinde 1968 tarihli şöyle bonbon gibi bir alıntı görüyoruz: “Sinemacılar işi önce homoseksüelliğe, sadizme ve mazoşizme ve son olarak da eşcinselliğe kadar götürdüler.”
Bundan ne anlıyoruz? Demek ki bunun yazarı her kimse, onun açısından ya da Milliyet’in editörleri açısından homoseksüellik ve eşcinsellik iki ayrı şeymiş. Daha gerçekçi bir yorumla henüz ‘eşcinsel’ oturmuş bir kavram değil, yeni çıkmış bir tabir, saygın bir gazetenin editör kadrosunu yanıltabiliyor.
Hatırladığım kadarıyla sözcüğün ciddi bir şekilde yayılmaya başlaması 68’den on yıl kadar sonra, 1978 civarındadır. Pasolini’nin ölümü müdür konuyu gündeme getiren? Claude Chabrol’ün lezbiyen ilişkilere değinen filmeleri midir? 1979’dan itibaren Bülent Ersoy’un cinselliği magazin basınının başta gelen ilgi konularından biri haline gelir (oysa Zeki Müren’in cinselliği basında biçbir zaman bu açıklıkla tartışılmamıştır). Tan gazetesinin arşivlerini internette bulamıyorum, dolayısıyla kelimeyi halka maleden acaba o güzide yayın organı mıdır, kestiremiyorum. Her halükarda en geç 1982’den itibaren Türk toplumunda eskiden tabu olan pek çok konuyu ilk kez kamu söylemine getiren Nokta dergisin eşcinsel kavramını ve eşcinsellik olgusunu normalleştirmekte önemli bir rol oynadığını hatırlıyorum.
1982’yi izleyen yıllar Türkiye’de, özellikle şehirli kesimde, kültür devrimi yıllarıdır. 1970’lerde toplumun az çok mürekkep yalamış olan kesimi siyasi tartışmaların kısır döngüsüne hapsedilmişti. Genç kuşaktan insanlar ya sosyalist ya faşistti. Fikir dünyaları o çatışmanın içinde şekillenmişti. 12 Eylül’den sonra bir yılı aşkın süre memleketin üstüne mutlak bir sessizlik çöktü. Enteresandır ki, 1981, Türkiye’de doğum sayısının zirve yaptığı yıldır. İnsanlar eve kapandılar ve herhalde başka yapacak iş olmadığından üremeyi tercih ettiler. Kişi adlarını çalışırken özellikle bir şeye dikkat ediyorum, 1981-82’den itibaren doğan çocukların ad tercihlerinde radikal bir dönüşüm yaşanır. Daha önce yaygın olan isimlerin birçoğu terk edilir; yüzlerce yeni isim icat edilir. Toplum çapında bir psikolojik değişimin yansımasıdır. “Biz” nosyonu değişmiştir. Daha doğrusu, eskimiş bir kabuk gibi, insanlar eski “biz”den kurtulmayı özlemektedir.
1982-83’ten sonra kamu söylemi yavaş yavaş açılır. Nokta ve Gırgır gibi haftalık dergilerin o açılımda müthiş önemli bir payı vardır. Amerikancılık, liberalizm, İngilizce’den Türkçeye çok sayıda yeni kelime alınması o yılların trendidir. İfade ve basın özgürlüğü, Batıdan esen rüzgarların da yardımıyla, birden bire en yüksek siyasi değer mertebesine yükselir. Kıyafette bir devrim yaşanır, kravat takmak aniden geriliğin ve toplumsal muhafazakarlığın simgesi haline geliverir. Türk popu yaygınlaşarak ulusal kültürün bir ortak paydası haline gelir; ona tepki olarak doğan arabesk hızla yükselir.
Seksenli yıllar önemli bir dönüm noktasıdır. Yeterince etüt edildiler mi, emin değilim.