Ermenilerin eski dinleri neydi
Pazar Sohbeti
7 Mayıs 2023
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Bize Ermenistan’daki Garni Tapınağı ve Ermeni Neopaganizminden bahseder misiniz? Geçenlerde Milattan sonra birinci yüzyılda Erzincan Kemah bölgesinde birtakım Yunan tarzı tapınakların inşa edildiğini söylemiştiniz. Bağlantıları var mı?
Milattan sonra değil, Milattan önce birinci yüzyıldan bahsettim. Dikkat, iki ayrı şeydir. Neopaganizmden kasıt nedir bilmiyorum. Bugünkü bir akımsa bilgim yok. Öyle bir şey duymadım. Garni Ermenistan’da, Yerevan’dan 20-30 km doğuda olağanüstü güzel bir doğa içinde bir antik Yunan tapınağıdır. Asya’nın göbeğinde hiç beklemeyeceğin şekilde çok çarpıcı bir yapı. Aslında kaba saba bir tapınak da, öylesine müthiş bir doğa içinde ki insan hakikaten çarpılıyor. Ben defalarca gittim oraya ve çok etkilendim.
Ermeniler din konusunda biraz esnek bir halk olmuş eski tarihte. Siyasi duruma göre bazen kabuk değiştirmişler. Çok tanrılı bir dinleri var Urartu çağında, yani Milattan önce 800 ile 500’lü yıllarda. Bunun peşinden İranlılar egemen olduğunda onların tanrılarını alıp benimsemişler. Eski pagan Ermeni tanrıları diye her yerde karşınıza çıkan Vahram’dır, Anahit’tir, bunlar esasen İran’dan ithal tanrılar. Sonra dünya dengeleri değişip Yunan ve Roma kültürü Doğu Akdeniz havzasında borusunu öttürmeye başladığında öyle anlaşılıyor ki Ermeni kralları, yeni çağın modası bu, zaten bizim eski tanrılarımızın da Yunanca adları şöyleymiş deyip Greko-Romen panteonunu topyekün ithal etmişler.
Bu hadiseyi tam olarak tarihlendirebiliyoruz. MÖ 90 ila 80 yıllarında, Roma Cumhuriyeti Anadolu’da ve Mezopotamya’da büyük bir tehlike olarak belirdiğinde, Anadolu’da bir direniş cephesi kuruldu. Bu cephenin başını Amasya ve Sinop kralı olan Mithridates yani Mihrdâd çekti. Evlilik yoluyla akabası ve müttefiki olan Ermenistan kralı Tigranes yani Dikran ile el ele verip, madem Yunan tanrıları gerekiyor en iyisini biz yaparız, yeter ki bu Romalılar uzak dursun deyip Zeus’u, Afrodit’i, Athena’yı, Hermes’i, Demeter’i, Apollon’u hep beraber ithal ettiler ve bir dizi tapınak inşa ettiler.
Bu hikaye şu şekilde anlatılır. Dikran’dan önce babası veya dedesi Ardaşes ondan bir 20-30 sene önce bu tanrıların heykellerini Rum diyarından getirmiş, fakat tapınak yaptırmaya fırsat bulamamış. Dikran bu tapınakları yaptırmış. Bu Helenizan dönem bir iki yüz yıl sürmüş görünüyor. Bunun peşinden Milattan sonra ikinci, üçüncü yüzyıla geldiğimizde bu sefer Zerdüşti İran kültürünün egemen olduğunu ve vaktiyle Yunan tanrılarının adıyla anılan tapınakların bu sefer İran tanrılarının adıyla yeniden adlandırıldığını görüyoruz. Yani Yunan usulü paganizm çok kısa bir dönem Ermenilerin tarihinde.
Bundan sonra ne oldu? 4. yüzyıl başında Ermeniler bu sefer Zerdüşti İran’a düşman olup net bir şekilde Roma İmparatorluğundan yana tavır aldılar. Hristiyan dinini benimsediler. Daha doğrusu soyluların bir partisi bu dini benimseyip, kralı da kendi yanlarına çekip, ülkenin geri kalanına zorla dayattılar. Bu kayıtsız şartsız Rum yandaşlığı dönemi de yüz yirmi sene kadar ancak sürdü. Ondan sonra baktılar ki Rumların zorbalığıyla baş edemeyecekler, belki İran’la yeni bir ittifak zemini bulunabilir, bu sefer 451 senesinde İstanbul Patrikliği ile ile bağları koparıp, kendi bağımsız Hristiyanlık yorumlarını benimsediler, ondan sonra da bir daha asla, hiçbir koşulda, Rum Hristiyanlığı ile, yani Ortodokslukla barışmadılar. Hristiyanlık bünyesinde bir direniş odağı olmayı tercih ettiler.