Ermeniler neden Çerkeslerden farklı
Pazar Sohbeti
1 Kasım 2020
0:00
0:00

metin

1864 Çerkes sürgünü ile 1915 Ermeni tehciri benzer özellikler taşıyor mu Sevan Bey?
Benzerlikler var, doğal olarak. Farklar da var.
Osmanlı coğrafyasında ve yakın çevresinde etnik temizlik modasının galiba ilk adımı, Rusların Kafkas kavimlerine, özellikle Çerkeslere karşı 1863-64’te uyguladıkları büyük temizlik hareketidir. Rusların yaptığı, diğer örneklerin çoğunda olduğu gibi bir pogromdur. Pogromun özelliği şudur, saldırır ve terör yaratırsın. Köyleri basarsın, üç beş köyü yakarsın, kadınların ırzına geçersin, yüz kişiyi öldürürsün. İnsanlar paniğe kapılırlar, kaçarlar. Teşkilatları dağılır, kültürleri murdar olur.
İkinci büyük pogrom yine Rusların güdümü ve desteğiyle 1877 ve 78’de Kuzey Bulgaristan’dan Türklerin kovulması hadisesidir. Bunun sonucunda Bulgaristan’ın kuzey ve batı tarafında, yani Plevne ve Silistre’den batıya doğru olan bölgede Müslüman nüfusu temizlemişlerdir. Burada da maksat yine imha etmekten çok kaçırmak, kovmak. Benzer politikalar Balkan Savaşı’nda tekrarlandı. Hem Bulgaristan’da hem Yunanistan tarafında aynı şeyler yaşandı. Türkler bu işin dersini bu ülkelerden aldılar. Tekniklerini öğrendiler. Rumlara karşı Anadolu’da aynen onlar gibi bir tehcir uygulandı. Yani Anadolu’daki 1,5 milyonu aşkın olan Rum nüfus çok başarılı bir şekilde dört beş yıl gibi kısa bir sürede yok edildi. 1913’de başlar bu tehcir. 1914’te ikinci dalga gelir. 1918’de üçüncü dalga gelir. 1923 mübadelesiyle artıklar gönderilir, Anadolu’da Rum kalmaz.
Ermenilerin başına gelen hadisede ise iki tane farklı şey vardır. Birincisi Ermenileri kovup gönderebileceğin bir yer yok. Bulgaristan’dan Türkleri sürüyorsun ne yapıyorlar? Türkiye’ye geliyorlar. Çerkesleri sürüyorsun, Türkiye’ye geliyorlar. Rumları sürüyorsun, Yunanistan’a gidiyorlar.
Ermenileri gönderebileceğin bir yer yok. Erivan’a göndermek bir seçenek gibi görünür ama değil. Çünkü savaş halindesin Ruslarla ve oraya Ermenileri sürdüğün zaman tehlikeli bir düşman yaratıyorsun karşında. Daha önemlisi o bölgeyi İttihat ve Terakki rejiminin fethetme arzuları var, bugün olduğu gibi. Yani Azerbaycan’la birleşip Bakü petrollerine konmak gibi bir hayali var Türkiye’nin. Dolayısıyla Ermenileri Rusya’ya sürmek Türkiye açısından cazip bir seçenek değil. Ne yapacaksın? E peki madem o zaman Suriye’ye sürelim dediler. Görünürde tıpkı Rum tehciri gibi, tıpkı Çerkes tehciri gibi bir tehcir hareketiydi. Fakat bariz bir gerçek vardı. Suriye çölünde bir küsur milyon Ermeninin barınmasına ve yaşamasına imkan yoktu. Dolayısıyla bir tehcir hareketi olarak başlayan süreç, bir katliam olarak yani bir yok etme operasyonu olarak devam etti.
Bir diğer faktör, gasp edilecek çok fazla mal vardı. Bir savaş devam etmekteydi, ve önceki verdiğim örneklerden farklı olarak, tehciri yapan tarafın bu savaşı kaybetmesi kuvvetli bir ihtimaldi. Bu koşullarda yapacağın tehcir ve talan, eğer savaşı kaybedersen, gelir seni çarpar. Geri dönerler. Hesabını sorarlar. Gasp edilmiş mallarının, banka hesaplarının, tarlalarının, cariye edilmiş kızlarının ve esir alınmış çocuklarının hesabını sorarlar.
Bir suç işleyeceksen, arkanın kuvvetli olması lazım. Ruslar Çerkesleri sürdüler, yerlerine kondular, kolaysa gel bizi buradan çıkar dediler. Bir daha da kimse çıkaramadı. Aynı şey Bulgaristan için geçerlidir, aynı şey Yunanistan için geçerlidir. Aynı şey, büyük ölçüde Rum tehciri için de geçerlidir. Oysa ki Ermeni tehcirinde sürüyorsun, peşinden savaşı kaybedebilirsin. Kaybedersen başına çok büyük bela alırsın. O yüzden diğerleri gibi basit bir dizi pogrom ve sürgün olayı olmaktan çıktı Ermeni tehciri. Bir kasaplık ve talan operasyonuna dönüştü. O açıdan arada ciddi bir fark vardır.
Ne Bulgaristan vakasında, ne Yunan vakasında, ne de Çerkes vakasında, sürgün edilen halkın yarısı öldürülmedi. Çünkü maksat yok etmek değildi, def etmekti. Ermeni hadisesinde ise sürmek amacıyla başlayan süreç bir yok etme sürecine döndü. O açıdan Ermeni soykırımının benzetilebileceği yegane örnek, İkinci Dünya Savaşı’nda Almanların Yahudilere uyguladıkları katliamdır. Öldürme cinnetine dönüşmüş bir hadisedir. Diğerlerinin bu açıdan farklı olduğunu düşünüyorum.