Ermeni olmak bir inat mı
Pazar Sohbeti
18 Haziran 2023
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Hocam, bu devirde Ermeni olmak ne demek?
İnadımdan vazgeçmiyorum demektir.
19. yüzyıl sonuna kadar Ermeni olmanın gayet spesifik bir anlamı vardı. Ermeni kilisesine, Ermeni dinine mensup olmak demekti Ermeni olmak. Dindi. Bir sosyal organizasyon, bir sosyal disiplin olarak dindi. Yani bir eğitim sistemi, bir hukuk sistemi, insanların günlük, haftalık ve yıllık yaşam ritmini belirleyen bir kurallar manzumesi. Doğum, izdivaç ve ölüm gibi insan hayatının dönüm noktalarını toplumsallaştıran ve törenleştiren, onlara anlam katan bir sistem. İnanç değildir bu. Din bir inanç meselesi değildir. Yani allahtı peygamberdi, böyle şeylere inanmayan biri de Ermeni dinine mensup olmak suretiyle Ermeni olurdu. Çocuklarını Ermeni okuluna göndermek ve orada diğer şeylerin yanı sıra din eğitimi de almalarını sağlamak; doğduğunda, evlendiğinde ve öldüğünde bedenini din adamlarına ve onlar vasıtasıyla topluma teslim etmek, toplumsal yaşamın bir parçası haline getirmek; o dinin kavramlarıyla ve o dinin mitleri ile konuşmak ve hukuki statü olarak o dine mensup olan bir kişi olmak. Ermeni olmak buydu.
Bunlar ortadan kalktığında geriye ne kalır? Üzülerek belirteyim ki senelerdir ancak turist olarak kiliseye uğruyorum. Evliliklerimi kilisede yapmadım. (Sadece son evliliğimi Rum kilisesinde yaptım. Ondan öncekiler evde ve belediye memurluğundaydı.) Öldüğüm zaman da ne olacağı pek belli değil. O zaman Ermeni olmanın manası nedir? Dil değildir. İlk evliliğimde evde İngilizce konuşuyorduk. Son üçünde Türkçe konuşuyoruz. Ermenilerin büyük bir çoğunluğu da geçmişte, 19. yüzyıl ortalarına, hatta sonlarına kadar Türkçe veya Kürtçe konuşmuşlar. Ermenice konuşan Protestan Ermenileri asla Ermeni saymışlar, ayrı bir millet olarak görmüşler. Yani dil belirleyici bir şey değil. Birey düzeyinde değil, kuşak düzeyinde düşünürseniz o kadar kolaydır ki dili öğrenmek veya unutmak. Çocuğuna öğretmezsen dil kaybolur. Biyolojik miras ise çok önemsiz ayrıntılar dışında herhangi bir sosyal gerçekliğe tekabül etmeyen bir şey. O zaman Ermeniliğin anlamı ne?
İnattır. Sürdürülebilir bir inat değildir. Bu inadı çocuklarıma aktarabildiğimi sanmıyorum. Bir kuşak, bilemedin iki kuşak sürecek bir inattır, ondan sonra sürdürülemez. Nitekim Batı toplumlarında yaşayan Ermenilerin çok büyük bir çoğunluğu bu inadı iki kuşak içinde, bazıları bir kuşak, birçoğu iki kuşak içinde kaybediyorlar.
Bu inadın temelinde ne vardı diye sorduğunuz zaman, Osmanlı Ermenileri açısından, şu gerçekle karşılaşırız. 19. yüzyılda bu dini cemaat, birtakım tarihi tesadüflerin bir araya gelmesi sonucunda ekonomik ve kültürel güce kavuştu. Jeopolitik dengeler nedeniyle birden bire Osmanlı’nın Müslüman kavimleri hızla gerilerken ya da yerinde sayarken, Ermeniler büyük bir hızla modern dünyaya, modern dünyanın yeni gerçeklerine adapte oldular. Para kazandılar. Paranın büyük bir kısmını eğitim kurumlarına yatırdılar. Böylece eğitimli yeni kuşaklar elde ettiler ve eğitimli yeni kuşaklardan kimi bilim adamı oldu, kimi sanatçı oldu, mucit oldu, sanayici oldu, kimi uluslararası ticaretle uğraştı, kimi mimar oldu, kimi kafe açtı işletti. Sonuç olarak toplumda seçkin bir konuma geldi. Ve fakat, toplumsal gücün vazgeçilmez unsuru olan askeri ve siyasi güce sahip değillerdi. Para sende, kültür sende, silah öbürlerinin elinde. Sen tabii palazlandıkça, semirdikçe onları hor görmeye başlıyorsun. Kaçınılmaz bir şey: Hahhah, biz sizden daha iyiyiz demeye başlıyorsun. Onlar da sana diş biliyorlar. Dur bakalım diyorlar. Ve günü geldiğinde, sökül bakalım!
Çünkü servet ve ayrıcalık uzun vadede ancak silahla korunabilir. Hukukla korunur diyenlere hep şu soruyu sorun: Peki hukuk neyle korunur? Hukuk da ancak silahla korunabilir. Hukuk birtakım kararlar verdiğinde, “sen haklısın, sen haksızsın, şimdi buna cereme öde” dediğinde adam da “ödemiyorum lan, sen kim oluyorsun” diye cevap verirse ne yapacaksın? Elinde silah yoksa nasıl icra edeceksin hukukun gereklerini?
Bunun sonucunda Ermeniler yenildiler. Çok feci yenildiler. Öyle az buz değil, mahv oldular. Fakat bu yenilgi bir haksızlıktı. Ve birçok insan bugüne dek bu haksızlığı hazmedebilmiş değil. Ermeniliği hala ayakta tutan güç, işte bu güçtür. Din değil artık, dil hiç değil. Bir ölçüde sosyal dayanışma ağları, dostluk, akrabalık filan gibi şeyler de var. Fakat asıl hadise bu inattır. Biz buna müstahak değildik duygusudur.
Sürdürülebilir bir duygu değildir. İki kuşak. O kadar. Ondan sonra? Sonrası yok.