Erdoğan neye yaradı
Pazar Sohbeti
7 Kasım 2021
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’ye faydaları oldu mu?
Oldu. Daha doğrusu olur gibi göründü, olmaya meyletti. Sonra sil baştan geleneksel Türkiye bataklığına dönüldü.
Fakat 2002’den 2012’ye kadar diyelim, on yıllık bir dönemde, Türkiye’nin en temel ve en ahmakça sorunları olan Kürt sorunu, Kıbrıs sorunu, Ermeni sorunu sahalarında gerçek bir çözüme yönelik çaba gösterildi. Başarılamadı. Üçü de fiyaskoyla sonuçlandı. Fakat en azından bu konular Türkiye’de gündeme geldi, tartışılabildi ve doğru bir ahlaki duruşun ne olduğu konusunda oldukça kuvvetli bir altyapı oluştu. Bu konularda fikir ve az çok bilgi sahibi olan epey sayıda fikir önderi var bugün Türkiye’de, hem sağda hem solda.
İkincisi, o dönem Avrupa Birliği bir kurumsal ideal olarak görülüyordu. Oraya doğru bir adım atmak için çaba gösterildi. Sonuçsuz kaldı gerçi, fakat Türkiye’de geleneksel İslami kesimlerinde dahi hukukun üstünlüğü, demokratik yapı, devlet yönetiminde şeffaflık gibi kavramların ilk kez ciddi bir şekilde tartışılması ve hatta benimsenmesi sonucu doğdu.
Sonra yürümedi bunlar. Şu ya da bu nedenle Türkiye çığırından çıktı. En önemli sorumlulardan biri Avrupa Birliği’dir. Diğeri Hizmet örgütü ve Gülencilik gibi bir absürt projeyle Türkiye’de devlet teşkilatını ele geçirebileceklerini umanlardır. Bu ve başka faktörler bir araya geldiğinde maalesef Türkiye o dönüşümü başaramadı ve bir saçmalıktan ibaret olan bugünkü noktaya gelindi.
Tayyip Erdoğan baştan beri kişi olarak son derece sakıncalı bir figürdü. Bütün enerjisini nefretten alan bir insan. Her söz ve tavrında nefret kusan, herkese karşı sadece kötülük ve nefret duygularını ifade edebilen biri. Bu açıdan Adolf Hitler’e ciddi bir şekilde benziyor. Hitler de sıradan bir taşra politikacısı iken keşfetti ki insanlara nefret sunduğun zaman insanlar coşar. Sevgi coşturmaz insanları. Akıl hiç coşturmaz. Ama hedef gösterip, “Naa, her kötülüğün sebebi bunlardır, bunlar alçaktır, düşmandır” diye haykırdığın zaman insanlar kudurur, coşar. Tayyip Erdoğan da bu temel insani gerçeği keşfeden politikacılardan biridir. Sadece nefret saçıyor. Ekrana çıktığında bugüne dek hiç kimse hakkında güzel bir söz söylediğini hatırlamıyorum. Sadece soyut anlamda “halkımızı” veya İslam ümmetini övüyor. Fakat somut olarak sözünü ettiği veya polemiğe girdiği insanlar hakkında nefret ve iftiradan başka bir duyguyu dile getirdiğine ben tanık olmadım. Bunun toplum psikolojisi üzerindeki etkileri çok yıkıcı olmuştur.
Her ne sevabı var idiyse bunu yerle bir etmeyi başarmış bir politikacıdan söz ediyoruz.