Eğitim sistemi baştan nasıl kurulur
Pazar Sohbeti
6 Aralık 2020
0:00
0:00

metin

Mart’tan beri online derslere giriyorum. Hiçbir dersten sizin yayınınız kadar keyif almıyorum. Bunun sebebi online derslerin kandırmacadan ibaret olduğundan mı yoksa sizin sempatikliğiniz mi?
Bu online ders hadisesinin olmayacak bir şey olduğunu düşünüyorum. Bilmem, öğrenci var mı hayatınızda? Varsa bilirsiniz. Öğrencilerin eve kapatılıp, okulu tahammül edilir kılan şeyin, okulu biraz olsun sevilir kılan tek şeyin yasak edilmesini cinnet olarak görüyorum. Okulu tahammül edilir kılan tek şey sosyal hayattır. Yoksa okulda öğrettiklerinin, özellikle ortaokul ve lise seviyesinde, eziyetten başka bir içeriği yok. Hayatta hiçbir işine yaramayacak, sıkıcı, antipatik, çağdışı kalmış konulardan ibaret.
Okulu yaşanır kılan, her şeye rağmen cazip kılan tek şey sosyal hayattır çocuklar için. Okulda çocukların öğrendikleri esas şey Pasarofça Antlaşması değildir. Kendi yaşıtı çocuklarla ilişki kurmanın, grup kurmanın, dedikodu yapmanın, düşmanlık etmenin, egemenlik kurmanın yöntemlerini öğrenir çocuklar. Okulun tek gerçek, işe yarar işlevi budur. Sen bunu ortadan kaldırıyorsun. Bunu ortadan kaldırdıktan sonra kim siker üçgenin iç açılarının toplamını? Kimin umurunda? Evden online eğitim projesi dev bir ahmaklık abidesi gibi geliyor bana. Sürdürebilecek bir şey değil.
Eğer daha bir süre daha devam ederse kaçınılmaz bir başka sonucu olacaktır. Niye 40 bin tane okulun 40 bin tane online eğitim sitesi olsun ki? Bir tane yaparsın, birisi çıkar, Netflix’i nasıl icat ettiler, net-okul sistemini kurar. Ondan sonra memleketteki ve dünyadaki orta okul, lise ve hatta üniversitelerin hepsi kapılarına kilidi asarlar. Öğretmenlerini de def ederler, konu kapanır.
İlk öğrenim
Benim düşüncem şu. Uçuk şeyler söyleyeceğim belki ama düşünürseniz doğrusu bu.
Bir kere ilkokul lazım. İlkokul şart. İlkokul bugünkü şekliyle üç aşağı beş yukarı tarihin her aşamasında var olmuş, devam etmesi lazım. İlkokulda çocuklar ev dışında yaşamayı öğrenirler. Aile dışı otoriteyle tanışırlar. Anonim kurallarla karşılaşırlar. Daha önemlisi ilkokulda çocuklar bir araya gelerek sağlık altyapılarını kurarlar, mikroplarla yüzleşme deneyimini yaşarlar. Biliyorsunuz çocuklar ilkokula gitmeye başladıktan bir iki ay sonra hepsi hım hım burunları akmaya, nezle olmaya, kızamık çıkarmaya, ıvır zıvır hastalanmaya başlarlar. Bu zorunlu ve faydalı bir süreçtir. İmmünite geliştirmek için, yani sağlıklı bir şekilde yetişmeleri için çocukların bu mikroplarla tanışmaları lazım. Onlarla içiçe olmaları lazım. İlkokulun faydalarından biri budur. Bir de temel sosyalizasyon. Okuma yazma, herkese lazım. Temel aritmetik, bu da herkese lazım.
Orta öğrenim
Ortaokul ve lise eğitiminin, yani ergenlik çağına geldikten sonraki beş altı yılın ise tamamen, büsbütün, külliyen bir ziyan olduğunu düşünüyorum. Öğretilen şeyler boş şeylerdir. Hiçbir faydası olmayacak. Üniversitede de işinize yaramaz, sonraki hayatta da işinize yaramaz. Daha önemlisi, kamu eğitimi sisteminin 19. yüzyıl sonu 20. yüzyıl başında yaygınlaşmasıyla birlikte, yeni kuşakların pratik becerilerinde, hayatla başa çıkma kapasitelerinde korkunç bir gerileme olduğunu düşünüyorum.
O yüzden bana sorarsanız, gelip eğitim sistemini baştan yarat diye bana başvurursanız, size ilk söyleyeceğim şudur: Bütün orta okullar ve liseler kapatılsın. O yaştaki çocuklar beş altı yıl herhangi bir yerde çıraklık yapsınlar. Bunu devlet hem zorlayıcı hem teşvik edici ve koruyucu tedbirlerle düzenlesin. Üç beş kuruş da olsa para kazansınlar. Gerekirse bir şirkette, bir devlet dairesinde, bir teknolojik işletmede, bir dükkanda, bir lokantada, çiftlikte, yayın kuruluşunda, üniversitede, poliste, konsoloslukta, uzay istasyonunda, ilkokulda veya herhangi bir yerde bir süre çıraklık yapsınlar. Marangozluk öğrensinler, midye dolmacılık öğrensinler. Bilgileri Excel’e girmeyi öğrensinler. Özetle çalışmayı öğrensinler, reel hayatı tanısınlar.
Tabii sadece bu yetmez, çocukların ufku daralır. Bunun yanı sıra başka bir şeyin teşvik edilmesi lazım. Tercihan tek bir hocadan oluşan ve tercihan tek bir konuya yoğunlaşan eğitim kursları, eğitim odakları oluşturulsun. Çırak olan öğrenci, yine yasayla garanti altına alınacak şekilde, haftada bir gün, iki gün, üç gün, her neyse, iş yerinden izin almak suretiyle böyle bir kursa, bir eğitim odağına katılsın. Buna mensup olsun.
Benim ergenlerden gördüğüm hadise şudur. İlgilenmediği konularla, yani matematik yahut Pasarofça Antlaşması gibi konularla boğazını sıkmaya ne kadar çalışırsanız çalışın, almak istemedikten sonra almaz. Buna karşılık o yaşlardaki bir çocuk sevdiği ve güvendiği bir rehber kişiye rastlarsa inanılmaz bir hızla çok şey öğrenir. Üniversite eğitiminde şu kadar yılda öğreneceği şeyleri haftalar içinde kapıverir. Herhangi bir konuda — ne bileyim bu keman çalmak olabilir, nükleer fizik olabilir, cerrahlık da olabilir, virtüozluk becerileri geliştirir. 12-13 yaşından itibaren çocukların ilgilendikleri ve sevdikleri bir konuda, ilgilendikleri ve sevdikleri, güven duydukları biri tarafından verilen bir konuda öğrenme kapasitesi sonsuzdur. Oturup dünyanın en olağanüstü bilgisayar programlarını da yazabilirler, satranç da öğrenirler, marangozluk da öğrenirler. İyi bir hocanın, tek bir hocanın teşvikiyle sevdiği tek bir konuya yoğunlaşan bir ergen çocuğun yapabileceklerinin sınırı yoktur.
Bence on iki yaşından on sekiz yaşına kadar verilen eğitim bu olmalıdır. Gündüz normal bir işte çalış, para kazan. Yanısıra haftada bir gün, iki gün, üç gün ne ise, git birisinin yanına mürit ol.
Yüksek öğrenim
Üniversite önemli bir kurum. Mutlaka üniversite lazım. 18-19 yaşından sonra sıranın üniversiteye gelmesi lazım. Fakat üniversitenin çok küçülmesi gerekiyor. Biliyorsunuz üniversitenin kuruluş maksadı topluma yönetici kadro yetiştirmekti. Yönetici kadro kaç kişi lazım bir toplumda? Yüzde on mu? Yüzde beş mi? Bu kadar. Dünyada 1968-69 dan itibaren üniversite şişmeye başladı. Türkiye’de 1980’lerde yaşandı o süreç. Herkesin üniversiteye gitmesi bir hakmış gibi görülmeye başladı. Bunun sonucu olarak üniversite üniversite olmaktan çıktı. Aptallığın ve cahilliğin kutsandığı bir kuruma dönüştü. Mesleki açıdan da işe yaramaz hale geldi. Hepimizin bildiği bir gerçek var: Dünyanın her yerinde, belki üç beş tane merkezi üniversite dışında, üniversite mezunu olan insanlar üniversite mezunu olmayanlardan daha cahil oluyorlar. Bir cahilleştirme makinası olarak çalışıyor üniversite bugünkü durumda.
Bu Covid krizinin belki de bir olumlu yan etkisi olur. Büyük olasılıkla dünyadaki üniversite sisteminin ciddi bir bölümü, üniversitelerin pek çoğu çökecek. Şimdilik bir yıl ara verildi, daha ne kadar sürer belli değil. Belki de hayırlı bir iş olur. Yeniden üniversite kavramını düşünmek ve yenisini kurmak için belki bir fırsat doğar.