Egemen ideoloji ne diyor
Pazar Sohbeti
6 Haziran 2021
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Çağımızın egemen ideolojisini nasıl tanımlarsınız?
İki tane yaygın ideoloji var benim anladığım kadarıyla. Şu anda bütün dünyada, özellikle Batı dünyasında ve Batı’nın periferisindeki ülkelerde, yani Türkiye’sinden Hindistan’ına, Rusya’sına, Afrika ülkelerine kadar, iki tane temel bakış açısı çatışıyor. Birincisi okumuş sınıfın, yani son 30-40 yılın egemen batılı ideolojikleri çerçevesinde eğitim görmüş olan sınıfların ideolojisidir ki, çeşitli kisveler altında da olsa hep aynı şeyi söylüyor. Özetle diyor ki, bu çomarlar çok cahil, ahlaksızlar da üstelik, ve pisler, onların pisliği bize de bulaşacak, aman çok dikkatli olmalıyız. Hepsi de ırkçı, ya da İslamcı. Sadece Türkiye’den söz etmiyorum, Batı dünyasında da böyle. ‘Aşağı sınıflar çok iğrenç’ diye özetleyeceğimiz bir ideoloji var. Amerika’da bu ideoloji Demokrat Partinin temsil ettiği, şimdi adına her nedense liberalizm dedikleri, düşünce çerçevesi içinde sunuluyor. Temel iddiası şu, halk kitleleri kendilerini yönetmekten acizdir. Halk kitleleri hastalık saçar. Halk kitleleri ırkçıdır. Ve özellikle birer çiçek olan kadınları koklamayı bilmezler.
Feminizm kisvesi altında söylenen aslına bakarsan bundan ibaret. Çevrecilik, lgbtcilik, eleştirel ırk teorisi, küresel ısınmacılık vs. kisvesi altında söylenen şey de bundan ibaret. Avam hayvandır; kadınlara nasıl davranacağını bilmezler. Üstelik zencilerden ve tüm yabancılardan nefret ederler. Üstelik ülke yönetiminde söz sahibi olmamaları gerektiği Trump olayında açıkça ortaya çıktı. Üstelik bunlar hastalık saçıyor. Budur. Çağdaş egemen sınıf ideolojisi bu birkaç cümleyle özetlenebilir.
Türkiye’de de aynen budur. Tamamen budur. İlericilik, Atatürkçülük ve solculuk adı altında pazarlanan görüşlerin ortak paydaları bu fikirlerdir. Şimdi son bir senedir bu ideoloji, bu dünya görüşü, Covid hadisesinde odak noktası buldu. Covid bir litmus testi, turnusol kağıdı haline geldi. Covidciler bir tarafa, pandemi yaygarasını önemsemeyenler diğer tarafa. Bütün bu sınıfsal nefretin ve aşağılamanın bir simgesi, adeta bir test vakası haline geldi.
Diğer ideoloji ise bazen popülizm adı altında karşıtlarınca aşağılanıyor. Bir diğer adı bunun devrimcilik olabilir, bir diğer adı demokratlık olabilir. Bunun da ortak teması şudur: Dünyayı kötüler yönetiyor. Bunların çok gizli ve çok büyük komploları var. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlamışlar. Bunlarla başa çıkmak imkansız. Bunların arkasında büyük sermaye var, Yahudiler var, Solcular var, LGBTciler var, Netflix var, efendime söyleyim Rothschild var, Bill Gates var. Hepsinin arkasında gizli güçler var. Bu güçler hain amaçları için bizi manipüle ediyorlar. Böyle özetlenebilecek bir yenilgi ideolojisi. ‘Bizden daha güçlüler’ diye özetlenecek bir ideoloji.
Bu iki ideoloji dünyanın tüm ülkelerinde, Almanya’da, Fransa’da, Güney Avrupa ülkelerinde, Türkiye’de, Amerika’da, Hindistan’da bunların hepsinde şu anda büyük bir çatışma içindeler. Birinci grup kendi gücünden fazlasıyla emin. Dünyayı elbette Silicon Valley yönetecek, güç bizde, silah bizde, örgütlülük bizde, eğitim bizde, para bizde diyorlar. Dünyanın geleceği bizim elimizdedir. Bakın Mars’a da koloni gönderiyoruz, zaten yapay zeka her şeyi yönetecek. Zaten örgütümüz kusursuzdur ve bu örgütün dışına çıkmaya imkan yoktur. Böyle özetlenecek bir özgüven patlaması içindeler. Buna karşılık ikinci grup dişlerini gıcırdatmakla yetiniyor şu aşamada. Ufak ufak patlama belirtileri gösteriyor. Fakat bu patlama belirtilerinin henüz nereye varacağına dair bir öngörü yok.
Literatürü okursanız ve okur yazar insanlarla konuşursanız birinci grubun galip gelmesi kaçınılmaz görünüyor. Açık farkla galip. Sekiz sıfır galip. Buna karşılık tarih hakkında birazcık hissiyatınız varsa, yani tarihte nelerin, hangi sürprizlerin gerçekleştiği, uzun sürede kimin, kimlerin galip geldiği hakkında biraz bilginiz varsa, maçın sonucunun o kadar net olmadığını idrak ediyorsunuz. Uzun vadede daima barbarlar kazanır, bunu unutmayın. Çünkü onların kaybedecek şeyi yok. Kaybedecek bir şeyi olmayanlar kazanır maçı. Kaybedecek çok şeyi olanlar ve bunları kaybetmemek için isterik bir çaba içinde olanlar sonuçta her şeyi kaybederler. Evinin kapısını sekiz defa kilitleyen insanlar en çok soyguna uğrayanlardır. Onların evi önce soyulur. Aman temiz olalım, aman her şeye çok dikkat edelim, tüm kurallara uyalım, uzmanların görüşlerine önem verelim diyenler en zayıf olanlardır. Düzen korunabildiği sürece onlar egemendir. Düzen patladığı zaman onların gücü zaaf haline gelir. Çünkü çok kaybedecek şeyi olanlar ve onları kaybetme korkusuyla yaşayanlar karşısında, kaybedecek bir şeyi kalmamış olan kalabalıkların gücü küçümselecek bir güç değildir.