Dışkı yedirilen insanlar demokrat olur mu
Pazar Sohbeti
30 Mayıs 2021
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Demokrasi Türklerin ruhuna aykırı bence. Bu topraklarda kök salmadı ve salmayacak. Katılıyorsanız, sebebi nedir sizce?
Bu görüşe katılmıyorum. Hiçbir zaman katılmadım da, katılmamaya devam ediyorum. Birincisi, bilmem ki dünyada olup biteni izliyor musunuz. Demokrasinin çürümesi ve çökmesi hadisesi bütün dünyada yaşanıyor. Dünyada iki yüz tane devlet var ve iki yüzünde de benzer süreçler işliyor. Türkiye bu açıdan hiç öyle ünik, farklı, kendine özgü, çok acayip, çok kötü bir yer değil. Farklı ülkeler sürecin farklı noktalarındalar. Fakat demokrasi adı verilen ve 20. yüzyıla damgasını vuran yönetim felsefesi 21. yüzyılda geçerliliğini yitirmiş görünüyor. Başka bir çağa girdik. Bu çağın koşullarını araştırıp düşünmeye başlasanız bence daha hayırlı bir şey yapmış olursunuz.
İkincisi, Türkiye’de problem halk değildir. Türkiye’de problem yönetici kurumlardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Türkiye’nin hastalığıdır. Türkiye’nin başına çökmüş bir zorba güruhudur. Bu güruhun korkunç ve kontrolsüz gücü, kötülük potansiyeli göz önünde bulundurulduğunda Türk halkının tepkileri, Türk halkının ikiyüzlü ahlakı, Türk halkının birtakım inançlara, hurafelere, körü körüne saplanır görünmesi, bunların hepsi rasyonel tepkilerdir. Ülkenin başına çökmüş bir ejderha var. Bu ejderhaya rağmen sen, zayıf bir insan olarak, bir fiskeyle ezilebilecek bir insan olarak, ekonomik durumu sınırsız olmayan, gücü olmayan, güvenebileceği ve arkasını vereceği duvarlar veya abiler olmayan bir TC vatandaşı olarak ne yapabilirsin, nasıl davranabilirsin, nasıl konuşabilirsin? Bunları bir düşünün. Bunları düşünmeden Türk halkını aşağılamaya ve küçümsemeye kalkmayın.
Büyük cehalet var ülkede, bu bir gerçek. Sen memlekete ne öğretirsen o da onu öğrenir. Okullarda ne öğretiliyorsa 80 milyon insan da onu biliyor. Bunun dışında bir dayanağı yok, sırtını şööle bir kütüphaneye verip, bak benim arkamda koskoca kitaplarım var, sizin söylediğiniz hikayeyi tanımıyorum ben kardeşim diyecek donanımı yok. Onu demek göt ister. Göt yetmez, dayanak ister. Başka bir yerlerden beslenmen lazım. Devletin sana dayattığı eğitimin dışında kültürel kaynakların olması lazım. Eskiden belirli ölçüde geleneksel toplumun normları ve kurumları vardı. İslam kisvesi altında, Alevi dedesi kisvesi altında, Kürt destan ozanı kılığı altında, papaz ve misyoner kılığında sana başka bir hikayeyi anlatan, başka bir bakış açısı sunan bir alternatifin vardı, ait olduğun cemaate veya cemaatlere göre. Şimdi bunlar da kalmadı, herkes şehre göçtü. Şu anda dayanabileceğin hiçbir şey yok.
Türkiye koşullarında 21. yüzyılın ilk yıllarına dek, ondan önceki 150 yıl boyunca, sadece elit kesime ait olan bir başka istinat noktası daha vardı: Batı dünyası. Batı dünyasının temsil ettiği özgürlük, hukuk ve medeniyet normları. “Adamlar öyle yapmıyor, azizim!” Bu da Türkiye’de sayıları belki 50 binle 100 bin olan bir azınlık için sırtlarını dayayabilecekleri bir referans noktasıydı. Türkiye’de egemen ideoloji böyle böyle diyor, liselerde de böyle öğretiliyor, ama biz biliyoruz ki Sorbonne’da ve Oxford’da öyle anlatılmıyor! Demek ki biz, dünyadan, yani Batı egemen düşüncesinden haberdar olanlar, bizim okullarda öğretileni reddetme yetkisine sahibiz.
Batı da krize girdi şu anda. Orada da dayanabileceğin çok fazla şey kalmadı. Sana öğrettikleri, iki Mustafa üzerine kurulu, vatan, millet ve din üzerine kurulu eğitimin dışına çıkıp da dışarıdan bakmana izin verecek olan referans çerçevesi de kırılmış. Oradan da güç alamıyorsun. Peki, ne yapacak bu insanlar? Nasıl bir çıkış yolu bulacaklar? Ne bekliyorsunuz insanlardan?
Şunu söyleyeyim müsaadenizle. Kamu söyleminin alanı olmayan konularda, okullarda öğretilmeyen konularda, Türkiye halkı bayağı sağlıklı bir halktır. Resmi, politik, ideolojik ve dini konulara girmediğin sürece, mahalle düzeyinde, arkadaşlık düzeyinde, çay içme düzeyinde kaldığın sürece gayet aklı başında, gayet sağlıklı düşünebilen, sağduyudan uzaklaşmayan, temel insani değerlerden çok fazla uzaklaşmayan büyük bir halk kitlesi var ülkede. İnanın bana Amerika’dan daha fazla var bunlar. Buna karşılık yüksek kültürün konusu olan konular, kamu diliyle konuşabildiğin konular, ülke nasıl yönetilmeli, düşmanlarımız kim, kime savaş açmalıyız, tarihimizde neler oldu, büyük kahramanlarımız kimler, dinimiz bize ne öğretiyor — bu konularda sana okulda yedirdikleri bokla sınırlısın. Sana ana okulundan itibaren bok yedirmişler. Ne yapacaksın ki? Damarlarında bok dolaşıyor. Bundan dolayı insanları suçlayamazsın. Bundan dolayı ancak o boku üretip dayatanları suçlayabilirsin.
Bunu idrak ettiğiniz zaman, o zaman işe yarar bir şey konuşmuş olursunuz. Hem Türkiye’de demokratik zihniyet yokluğundan yakınıp hem de köyde kızlarımız okula gitti diye sevindirik olmak, yahut öğretmenler günü kutlamak gibi saçmalıklardan nefsinizi koruma imkanı bulursunuz.