Dinlerin miadı doldu mu
Pazar Sohbeti
7 Kasım 2021
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

Din tarihteki işlevini tamamladı mı?
Mitoloji, yani ecdat mirası birtakım masallar anlatıp bunlara inanma ve bunların hayata bir anlam kattığını düşünme... Eğer din bu demekse, dinlerin etkisi hiçbir zaman azalmaz. İnsan varlığının temel bir boyutudur bu: Akla ziyan masallar anlatıp bu masallarla aklını sünnet etme.
Sünnet kelimesini burada bilhassa seçtim. Demin konuştuğumuz sünnet konusuyla temelde aynı ihtiyacı karşılayan bir şeydir bu. Nasıl bedenine birtakım çentikler açıp aidiyet kanıtlıyorsan, aynı şekilde aklında birtakım çentikler açıp bir cemaate ait olma duygusunu, atalarının töresini sürdürme duygusunu pekiştiriyorsun. İnsanoğlunun temel içgüdülerinden biri bu.
Hristiyanlığın ve İslamın son yüz veya iki yüz yıldır yaşadığı kriz başka bir kriz. Bu dinler daha önceki dinlerde görülmemiş ölçüde kapsamlı bir yazılı literatür oluşturdular. Toplumda var olan mitolojik öyküleri çok geniş çaplı, sofistike bir yazılı öğretiye dönüştürdüler. Dünya nasıl yaratıldı, neden yaratıldı? Tanrı’nın vasıfları nelerdir? Bu vasıflar nasıl anlaşılır? Kimler bu bilgileri doğru olarak aktardı? Kimin öğretileri batıldır? Tanrı’nın kaç yardımcısı vardır? Ve saire. Her dinde buna benzer temalar var. Fakat yazılı olmadığı ve merkezi bir otoritenin vetosuna tabi olmadığı için anlatılar esnektir. Kuşaktan kuşağa hızla değişir ve dinin çeşitli versiyonları toplum içinde bir arada yaşar. Oysa yazılı hale getirip bir dogmaya dönüştürünce ve on binlerce, yüz binlerce din profesyoneli bu dogmayı oluşturmakta ve öğrenmekte ve öğretmekte pay sahibi olunca, dinin evrilmesi çok zorlaşır. Günün koşullarına ayak uydurması son derece problemli hale gelir. Hristiyan dininin olsun, İslam dininin olsun öğretileri son iki yüz yılın çok hızlı toplumsal değişimi karşısında çağ dışı kaldılar bence. Ayak uyduramadılar. Zengin bir yazılı kültürleri olmasa daha kolay ayak uydururlardı. Bugünün bilgilerini de özümserlerdi. Oysa Müslümanlık ve Hristiyanlık bugünün bilgilerini özümseyemedi. Kendi dogmasının bir parçası haline getiremedi.
19. yüzyıldan beri şiddetle hissedilen ihtiyaç dinin ortadan kalkması değil, <break time="0.5s" /> ““BU”” <break time="0.5s" /> dinlerin ortadan kalkması. İnsanlığı sıkıştıran bir kabuğa dönüşen bu öğretilerin bir şekilde kırılması. Ki, yeni dünyaya ait bir öğreti oluşabilsin. Ne bileyim, yapay zeka gibi yahut Covid pandemisiymiş veya aşılar hayat kurtaracakmış gibi, insanlar isterse cinsiyet değiştirebilirmiş gibi, kadınla erkek aynıymış gibi, yeni çağın mitolojileri bir şekilde öğretinin bir parçası haline gelebilsin.