Derin Devlet kimdir
Pazar Sohbeti
7 Kasım 2021
0:00
0:00

metin

Derin devlet denilirken kast edilen kimdir? Gizli ayinler yapan Tapınak Şövalyeleri mi? Yahudiler mi? Bill Gates mi?
Yok canım, devlet memurlarıdır. İstihbarat örgütleridir. Yüzde doksan oranında istihbarat örgütleridir. Gizlilik ve dokunulmazlık perdesi arkasında çalışan ve kimseye hesap vermek zorunda olmayan devlet memurlarına Derin Devlet adı veriliyor.
İşler o kadar çığırından çıkmış ki günümüzde gerek Türkiye’de gerek başka ülkelerde bu istihbarat örgütleri kaç tanedir, isimleri nedir, aralarındaki yetki bölüşümü nedir, hangi kanunla kuruldular, kime hesap verirler, bunları dahi bilmiyoruz. Birçoğunun yönetici kadrolarını tanımıyoruz. Bazılarının adını dahi anmak sakıncalı sayılıyor. Fakat sonuç olarak bu teşkilatlar var ve bu teşkilatlar son derece güçlü.
Modern istihbarat teşkilatları 1930’lar faşizminin günümüzdeki kalıntısıdır. Önce İngilizler, peşinden Almanlar, peşinden Amerikalılar ve diğer ülkeler bu tür istihbarat örgütleri kurdular ve bunları dokunulmazlık perdesine bürüdüler. Bunlar sorgulanamaz. Neyi neden yaptıkları bilinmez, bilinmemesi daha iyidir. Yaptıkları eylemlerin sonuçlarından sorumlu değildirler. O denli kutsal bir haleye bürünmüşlerdir ki, yedikleri her halt tanım gereği milletin ve devletin bekasını ilgilendirir ve dolayısıyla bunları eleştirmek, sorgulamak, hatta bilmek, yine tanım gereği, vatana ihanetle eş anlamlıdır.
Amerikalılar İkinci Dünya Savaşı sırasında ve hemen sonrasında Nazilerden ve İngilizlerden öğrendikleri bu sevimli ekolü benimsediler. Şunu unuttular, veya unutmadılar belki bilinçli olarak göz ardı ettiler ki, bu şekilde sınırsız yetki verdiğin bir kurum balon gibi şişmeye başlar. Büyür ve tüm siyasi sistemi ele geçirir. Çünkü insanoğlu öyle bir mahluktur. Cezasız adam öldürme yetkisi verirsen, yaptıklarından ötürü kimseye hesap vermeme ayrıcalığı tanırsan, bu yetkiyi sonuna dek kullanır. Kullandıkça açlığı artar. Açlığı arttıkça daha da büyür. Yetkilerini büyütür, bütçesini büyütür, kadrolarını büyütür ve sonuçta öyle bir nokta gelir ki devletin gizli organları görünen organlarından daha güçlü ve sayıca ve teşkilatça daha kapsamlı hale gelirler. O noktada artık demokrasiden söz etmek abesle iştigaldir.