Demokrasi derken ne kastediyorlar
Pazar Sohbeti
21 Mayıs 2023
0:00
0:00

metin

Geçen gün Washington Post’ta Türkiye seçimleriyle ilgili bir yazı yayınlandı. Amerikan propaganda makinesinin en beyinsiz temsilcilerinden biri olan Fareed Zakaria imzasıyla. Diyor ki, Türkiye bir demokrasidir fakat illiberal bir demokrasidir. Ne dersiniz bu yeni formüle?
Ben bunu şöyle tercüme ediyorum. Kendi dünya görüşü çerçevesinde anlamlı bir şey söylemeye çalıştığını düşünüyorum. Demokrasidir diyor. İlliberal da olsa, demokrasinin geleneksel tariflerine topyekün zıt da olsa demokrasidir. Uzun zamandır duyulmamış olan bir nitelemeydi. Zannediyorum 2013’te Erdoğan’ın Obama’yı ziyaretinden bu yana Türkiye’ye demokrasi diyen kimse çıkmamıştı o cephede.
Demokrasi derken ne kastediyor? Gerçekçi olmak gerekirse, çağdaş Amerikan propaganda söyleminde tek bir anlamı var artık bu kelimenin. Bizden yanaysa demokrasidir, değilse değildir. Mesela Avrupa’nın en popüler ve şeffaf rejimi de olsa Macaristan demokrasi değil, çünkü bize gıcık gidiyor. Macaristan kadar olmasa da ona benzer siyasi yapısı olan Polonya en bir demokrasi, çünkü ona askeri yatırım yaptık. Çin demokrasi değil, Rusya katiyen değil, buna karşılık bir avuç soysuz oligarkın yönettiği eşkıya rejimleri, Ukrayna gibi, demokrasi. Çünkü neden? Çünkü bizim boys.
Ferit Bey özetle diyor ki, Türkiye boktan bir ülke olabilir, fakat bizimdir. Bu fevkalade ilginç bir beyan, çünkü bir süreden beri Amerikan kampından kopup Rusya tarafına meyletmiş görünen Erdoğan rejimini yine bağırlarına basmaya hazır oldukları anlamına geliyor. Bunu söylemiş. Arka planında ne vardır bilemeyiz. Gelecek haftaki cumhurbaşkanı seçiminde Erdoğan’ın alacağını gördüler, ona kapı mı açıyorlar? Seçimden önce bir mutabakata vardılar, birtakım koşullara uyması şartıyla desteklemeye mi karar verdiler? Ancak el yordamıyla tahmin yürütebiliriz. Ancak her halükarda Amerikan devletinin bir enstrümanı olan Fareed Zakaria’nın sözleri, Washington ile Erdoğan rejimi arasında bir yumuşama dönemine işaret ediyor.