Covid neden doktorlara bırakılamaz
Pazar Sohbeti
3 Nisan 2022
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

Zelenski stand-up’ını izlemekten artık Covid haberi bombardımanına tutmaz oldular. Bu bile sahtekarlığı ispat etmiyorsa başka ne ediyordur?
Covid bir tıp hadisesi değildi. Covid politik bir krizdi. Eleştirilen konuların birincisi, Covid krizini yöneten siyasi otoritenin, inandırıcılığını gitgide yitiren bir propaganda aygıtına dönüşmesiydi. Eğer krizi yönetmeyi üstlenen siyasi organlar sahtekarsa ve aralıksız olarak yalan konuşuyorsa konu artık tıbbi bir mesele olmaktan çıkar. Bilimsel bir konu olmaktan da çıkar. Çünkü bilimsel değerlendirmeye esas teşkil edecek güvenilir veri yoktur ortada. Söyledikleri her şeyin yalan olması şart değil, eğer yarısı yalansa konu kapanmıştır. Yarısı yalan olan veriler üzerinden bir bilimsel çıkarım yapamazsın.
Eleştirilen diğer vahim konu ise, siyasi otoritenin aldığı son derece problemli, hukuk dışı, hatta ahlak dışı, herhangi bir bilimsel dayanağı olmayan tedbirlerdi. İlk bir iki ay boyunca Covid korkutucu bir hastalıktı, çünkü bilinmiyordu neler yapacağı. Fakat ikinci ayın sonunda gayet net bir şekilde anlaşıldı ki bunun öldürücülük oranı ciddiye alınacak bir oran değildir. Hastalıktır sonuçta, bulaşmasa daha iyi. Fakat bulaşmamasını sağlamak için yapılacak olan fedakarlıklar sınırlıdır. Alternatif maliyeti çok yüksektir çünkü. Peki, kısıtlamaya çalışalım salgını da, salgını kısıtlamak için ödeyeceğimiz bedeller ne olacak? Onların tartışılması ilk günden itibaren yasaklandı. Evlere kapanmanın, sosyal mesafe uygulamasının, okulları ve ibadethaneleri kapatmanın maliyeti, yani gerek toplumun bütününe ve gerekse belli alt kümelerine vereceği zararlar hiçbir şekilde tartışılmadı. Bunların tartışılması tıp insanlarının işi değildir. Onları ilgilendirmez. Hatta onların susması gerekir bu tartışmada, çünkü onlar taraftır, objektif olamazlar. Tabibin görevi hastayı iyileştirmektir. Bunun ötesini düşünmekle mükellef değil. Oysa siyasi kararlarda, yani toplumun geleceğini, refahını, güvenliğini ilgilendiren temel kararlarda tıbbi risk sadece bir faktördür. Tek faktör değildir. Tamam çok yaşlı insanların bir kısmı ölüyor. Tedavi edersin, önlemeye çalışırsın. Sonuç olarak insanlar ölür, çaresi yok. Okulları iki sene boyunca kapatmak, kaçınılmaz sonu geciktirmek için ödemeye değer bir bedel midir, değil midir? İşte bu sorunun cevabını doktorlar veremez. Doktorların yetki veya uzmanlık sahası değil çünkü.
Yayılmış bir viral solunum yolu salgınının herhangi bir tedbirle önünün alınamayacağı önceden bilinen bir şeydi. Herkes biliyordu bunu. Yani epidemiyolojiye giriş dersini okumuş olan biri bilir ki eğer bir hastalık aynı anda Çin’de, İtalya’da, Kanada’da ve Avustralya’da ortaya çıkmışsa, unutun, yapacak bir şey yok. Korunmaya çalışırsın. Zaman içinde virüs yayılır, etkililiğini kaybeder, ölümcüllüğünü kaybeder, insanlar bağışıklık kazanır. Tamamen anlaşılmaz bir şekilde, sebepleri hiçbir şekilde açıklanmaksızın bu temel gerçek yok sayıldı. Devamında hastalık ve ölüm sayıları bilinçli bir şekilde şişirildi. Anormal bir şekilde şişirildi. Bir yalan bilgi bombardmanına tutuldu toplumlar. Bugün adım adım adım gerçek istatistik veriler ortaya çıkıyor. Sahte testlerle turp gibi sağlam milyonlarca insanı hasta gösterdiler. Hastanelerde alakasız nedenlerle ölen insanları idari kararla Covid’den ölmüş gösterdiler. Ek ölüm rakamlarını kasıtlı olarak çarpıtarak insanlar sapır sapır ölüyor izlenimi yarattılar. Alelade grip hastalığını iki yıl boyunca yok saydılar. Bunlar çok kaygı verici, çok üzücü, çok düşündürücü gerçekler. Amaçları neydi henüz bilmiyoruz. Bir amaç var mıydı, yoksa insanlığı zaman zaman esir alan delilik krizlerinden biri miydi, onu da zamanla anlayacağız umarım.
İnsanlar aşı çıkacak, kurtulacağız ümidiyle bir yıl bekledi. Aşının oluşturulma sürecinde rezaletin boyutlarını çok iyi teşhir eden gelişmeler oldu. Mesela Ruslar herkesten önce aşıyı bulduklarını ilan ettiler. Bunu söyleyen kurum Rusya’da daha önce başarılı işlere imza atmış, yüz yıldan beri var olan ciddi bir kuruluştu. Anında bütün Batı basını bir yaygara halinde Rus aşısını kötülemeye başladı. Bu da çok düşündürücü bir hadisedir. Çünkü eğer amaç insanlığın virüsten kurtuluşuysa ve birisi çıkıp ben buldum çareyi diyorsa önce bütün dünyanın alkışlaması gerekir. Ondan sonra da gel arkadaş test edelim şunu, inceleyelim görelim dediğin gibi midir denir. Bunu yapmadı, suçüstü yakalanmış insanlara özgü tipik davranış içine girdi Batı dünyası.
Aşı dayatıldı toplumlara. Büyük bir çoğunluk gönüllü olarak aşıyı kabul etti. Üç dört ay içinde ortaya çıktı ki aşı işe yaramıyor. Önce dediler ki aşı ölüm oranlarını azaltıyor. Evet, ölüm oranlarında marjinal bir düşüş vardı, ama niçin olduğu belli değil. Yeni varyanttan dolayı mı, toplumların doğal bağışıklığı gelişti o yüzden mi, bilinmiyor. Yayılmayı önlüyor dediler. Önlemediği ortaya çıktı. Aşı olmuş insanlarla aşı olmamış insanların hastalık kapma ve hastalık yayma oranları arasında bir fark yok. Buna rağmen, seksen yaş altında ciddi bir risk oluşturmadığı bilinen bir hastalığa karşı etkili olmadığı bilinen bir aşıyı dayatmak için, yüzlerce yıldan beri dokunulmamış olan temel insan hak ve özgürlükleri ayaklar altına alındı. Aşın yoksa lokantaya giremezsin, uçağa binemezsin, bir ülkeden diğerine gidemezsin, okula gidemezsin, kiliseye giremezsin, iş yerinde çalışamazsın, vesaire vesaire. İnsanlar aşı olmayı reddettiği için sözleşmeli işlerinden kovuldu, emeklilik haklarını kaybetti. Bu saçmalığa boyun eğmeyiz diyen şirket ve kuruluşlar tehditle yola getirildi.
Bu noktada insanların yapabileceği bir tek şey vardır. İsyan etmek gerekir. Bu kuralları dayatan kadroları suçlamak, görevden almak, cezai soruşturmaya konu etmek ve elden gelen tüm yöntemlerle engellemek gerekir. Çünkü burada toplumun temel hak ve özgürlüklerine büyük bir saldırıyı harekete geçirmek için gerekçe olarak kullanılan bir yalan kampanyası var. Bunu tabiplerin idrak etmesini beklemek tabiplere çok fazla anlam yüklemek olur. Anlamazlar. Çünkü onların toplumda bir görevi var: Hastalık var, tedavi edilecek. Bitti. Bu önemli ve değerli bir işlevdir. Fakat bu onlara siyasi konularda, temel haklar konusunda, propaganda ve kandırma sistemleri konusunda bir söz hakkı vermez. Tam aksine, taraflı oldukları için, mesleki önyargı sahibi oldukları için onların bu konuda fazla bir söz hakları olmaması gerekir. Teknik konularda danışılır onlara. Ama toplumun temel hak ve özgürlüklerini sahte bir aşı için akılalmaz propagandalar ve cebri tedbirler harekete geçirebilir miyiz sorusunu cevaplandıracak olanlar doktorlar değildir. Anlamaz onlar.