Çemişgezek neden farklı
Pazar Sohbeti (Düzenlenmiş)
26 Mart 2023
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Çemişgezek neden Dersim’in geri kalan kısmından farklı? Dersim’in genelinde devrimci bir ruh hakimken neden Çemisşezekliler dini ve milli taassuba yatkın oluyor?
Bugün Tunceli ili dediğimiz yer esasen üç ayrı tarihi ülkenin birbirine eklenmesiyle ortaya çıkmış bir idari birim. Bir kere asıl Dersim var, yani Hozat, Ovacık, Tunceli Merkez ilçe, Nazımiye ve Pülümür. İkincisi Çarsancak, yani Pertek ve Mazgirt, özellikle Mazgirt’in doğu kısmı. Üçüncüsü Çemişgezek. Bunlar tarih boyunca ayrı siyasi yapılar olmuş. İslam döneminden çok önce, Milattan Önce birinci yüzyılda dahi ayrı ülkeler olmuşlar. Ancak 19. yüzyılda, Tanzimat’tan sonra, Osmanlı bu üç yeri birleştirerek Hozat merkezli Dersim Sancağı’nı yaratmış. Kurmasının sebebi sanırım Dersim’in başına buyruk aşiretlerini, Çemişgezek ve Çarsancak Beyleri vasıtasıyla kontrol altına almaktı. Dersim devlet açısından her zaman sıkıntı kaynağı olan bir yerdi. Öbür ikisiyle birleştirip dengelemeye çalıştı.
16. yüzyılda Çemişgezek gayet güçlü ve etkili bir beyliğin merkezidir. Kasabada Çemişgezek hanedanına ait hayli iddialı eserler görürsünüz, cami, türbe, vesaire. Köken itibariye Akkoyunlulardan oldukları söylenir, ancak Kürdistan Beyleri unvanını taşımışlardır. Her halükarda Sünni ve Osmanlı taraftarıdırlar; Alevilik hareketlerine göz açtırmazlar.
Çarsancak da beyliktir. Hatta bir değil, birbiriyle akraba dört beyliktir, Mazgirt, Pertek, Perin ve Sağman. Bunlar da Kürt ve Sünnidir. Asıl Dersim ise ezelden beri hiçbir organize otoriteye boyun eğmeyen aşiretlerin ülkesidir. Osmanlı yüzyılları boyunca öyle olmuş. Öyle görünüyor ki Bizans zamanında da, Roma zamanında da, ondan öncesinde de öyle olmuş. Yani düzene muhaliflikleri Cumhuriyet çağına özgü bir hadise değil. Cumhuriyetten önce en az iki bin yıllık geçmişi var.
Günümüzde asıl Dersim halkı Alevidir ve ‘Zazaca’ adı verilen Kırmançki dilini konuşurlar. Zaman içinde Çemişgezek tarafına da, Pertek ve Mazgirt tarafına da yoğun Dersimli göçü olmuştur. Bingöl’ün Yayladere ilçesi ile Elazığ’ın Karakoçan ilçesi de ağırlıkla Dersimlidir. Çemişgezek’in egemen unsuru kendini Türk sayan, hatta şiddetle Türk sayan, koyu Sünni olan ve Alevilerden hiç hoşlanmayan bir kesimdir. Pertek’in yarısı da öyledir. Nasıl ve neden Türk olmuşlar, muamma bir mevzu. Enteresan bir şekilde, 19. yüzyılda Ermeni olan nüfus merkezlerinin tümü bugün Türk görünür. ‘Lady doth protest too much’ deyimini anımsatan bir şekilde, çok ateşli bir Türk milliyetçiliğine intisap etmişlerdir. Çarsancak’ın doğu kesimi ise ağırlıkla Sünni Kürttir. Kırmançki değil Kurmanci konuşurlar, ayrı bir dil veya lehçe.
Ben bu bilgileri 1977, 78 ve 80’de bölgeye yaptığım üç gezide öğrenmiştim. O zamandan beri sevdiğim ve ilgilendiğim bir yerdir. Sonraki yıllarda da birkaç kez yolumu düşürdüm. Son zamanlarda ise bölgenin daha eski tarihini biraz öğrenme fırsatı buldum.
Antik Çağda Batılıların Sophene adını verdiği krallık bugünkü Çarsancak. Batılı kaynaklarda bu konuda epey kafa karışıklığı vardır, çünkü Greko-Romen geleneğinden gelenler genellikle bu tarafların coğrafyasını pek bilmezler. Sophene’nin başkenti olan Karkathiokerta’yı sık sık Harput’la karıştırırlar. Oysa Karkathiokerta’nın Fırat Nehri üzerinde olduğu şüpheye yer bırakmayacak bir şekilde kaydedilmiş. Şimdi Keban Baraj Gölü içinde bir adaya dönüşmüş olan Pertek Kalesi olması lazım. Burada, en azından bir dönem, Ermeni kraliyet hanedanının bir şubesi hüküm sürmüş. Milattan önce 1. yüzyılda egemenlik sahalarını büyütüp, bugünkü Elazığ ilinin tamamı ile Ergani ve Eğil’e de hakim olmuşlar. ‘Büyük Sophene’ adı verilen bu alan, krallık ortadan kalktıktan sonra, ta Bizans’ın son demlerine kadar bir idari birim olarak varlığını sürdürmüş.
10. yüzyılda, 300 yıllık Arap hakimiyetinden sonra bu yerler harap ve yıkık bir şekilde yeniden Bizans’a geçmiş. Aslen Çemişgezekli olan Bizans İmparatoru İoannes’in himmetiyle 1000 yılına doğru burası Bizans’ın bir uç beyliği olarak örgütlenmiş. Eski başkenti, şimdi Ulukale denilen yerdeki Khozanon Kalesi’ymiş. 995 yılındaki depremde orası yerle bir olunca bugünkü Çemişgezek’te yeni başkent inşa etmişler. Demin sözünü ettiğim İslam devri Çemişgezek beylerini de o hükümdarlığın devamı gibi düşünmek lazım.