Canlı yayında küfretmek doğru mudur
Pazar Sohbeti
17 Temmuz 2022
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

Yusuf Halaçoğlu’na fikirle karşılık veremediniz ve küfür ettiniz, böylece haksızlığınız tescil edildi.
Yusuf Halaçoğlu dürüst biri değil. Bunun tartışacak bir tarafı yok. Yalanı meslek haline getirmiş biridir. Orada kalktı karşımda soytarılık etti. Şunu yapabilmeliydim orada. Çantamdan eski gazete kupürleri çıkart, sekiz on tane, bak işte burada yazıyor, soykırım olmuş, Türkiye de itiraf etmiş, meşhur filozof falanca da öyle demiş, al sana kanıt. E burada böyle yazmıyor? Senin çıkardığın kağıtlarda da olmadığı yazmıyor, eşşoğlu eşşek!
Çünkü adamın tartışma seviyesi o. Alakasız birtakım evraklar çıkarıyor. İşte görüyorsunuz soykırım olmamış, belgelenmiş, Fransızlar da söylemiş. Bunu gösteriyor. Peki ne demiş Fransızlar? Ha, şu tarihte gelen birkaç konvoyun sağlık durumu fena değildi demiş. Niye demiş, diyen kimmiş, o konvoylar toplam hadisenin yüzde kaçıymış, Fransızlar toplam kaç konvoy hakkında rapor yazmış, o yazışmaların hepsi bu rapor gibi mi diyor, o konvoyun sağlık durumunun iyi olması soykırım olmadığını mı gösterir, bunların hepsi mugalata. Durmadan konuşuyor, sözümü kesiyor, kurulu makina gibi elli senelik propaganda klişelerini püskürtüyor ağzından. Elli senedir zaten sen ve seninkiler konuşmuşsunuz utanmaz herif, başkasına söz hakkı vermemişsiniz, Türk televizyonunda ilk kez farklı bir şey söyleyebilecek birinin konuşmasından o kadar rahatsız olmak neden?
Program boyunca birkaç kez Tarsus’taki ailesinden söz etti. Yazık ki o tarihte henüz işin içyüzünü yeterince bilmiyordum. Oysa ki soğukkanlılıkla sormalıydım, Tarsuslu musunuz Yusuf Bey? Halbuki ben sizi Sarızlı çadır aşireti zannediyordum. Ecdadınız Tarsus’a ne zaman gelmiş acaba, 1909 olabilir mi? Tarsus’taki aile evinize nasıl sahip olduğuna dair bir fikriniz var mı? Hizmet bedeli olmasın sakın? Ganimet? Bu yalanlara düşkünlüğünüz ecdadınıza minnet borcu mu?
Bir emrivakiyle beni o programa davet ettiler. Hazırlıksız gittim. Çok yorgun olduğum bir dönemdi. Adını Unutan Ülke üzerinde bütün bir kış eve kapanıp çalışmışım, dünyayla bağımı kesmişim. Sonuna doğru artık sinirlerim laçka olmuş, tükenmişim. Kitabı bitirdim, bitirdikten sonra 15 günlük bir yolculuğa çıkacağım, Kalkan, Ürgüp, Adıyaman, Muş, Tiflis. Aradı Fatih Altaylı, böyle bir programa katılır mısınız? Yok dedim, yarın yola çıkıyorum. Falancayı da davet ettik. Düşündüm, ilginç bir diyalog olabilir. Peki dedim. İstanbul’a gittim, o kişi olmamış, karşıma Halaçoğlu’nu çıkardılar. Evet bir iki noktada soğukkanlılığımı kaybettim. Adam göz göre göre yalan konuşuyor karşında ve durmadan sözünü kesiyor. Hass.tir deyip çekip gitmek en doğrusuydu sanırım. Cesaret edemedim. Yer yer dengesiz bir tartışma oldu.
Yalnız bunca sene geçti aradan, bildiğim şu var, Ermeni Soykırımı konusunu bilenler o programdaki performansımı beğeniyorlar. Ermenistan’da çok fazla sayıda insandan büyük övgü aldım, Türk televizyonunda herifin ağzının payını veren adam diye. Şöyle bir anekdot anlatayım. Yerevan’da bir otelde, asansörde adamın biri, siz, dedi, o musunuz? Evet Sevan Nişanyan. Adam sarıldı, öptü. Ne olur bekleyin birini çağıracağım dedi. Adam Brezilya Ermenilerinin önde gelenlerinden biri, çağırdığı kişi ise cübbeli asalı, Brezilya Ermeni kilisesinin baş piskoposu. Sizi öpelim, size ne ne ikram edelim. Çünkü kült olmuş bizim tartışma videosu, en az yirmi defa izlemişler. Adamı madara ettiğimi düşünmüşler.
Bir yandan da işin bu yanı var. Soykırımın ne olduğunu bilenler beğeniyor performansımı. Soykırım konusunda Türk devletinin yalanlarıyla yetişenler ise rezil olduğumu düşünüyorlar. Böylece haksızlığınız tescil edildi gibi birtakım çocukça çıkarımlarla kendilerini avutuyorlar.