Çağdaş kahramanlar kimler
Pazar Sohbeti
5 Şubat 2023
0:00
0:00

metin

Kahraman saydığın kişiler kimlerdir?
Julian Assange’ı birinci sıraya koyarım. Tek başına devlere karşı savaştı ve yenildi. Amerikan İmparatorluğunun ipliğini pazara çıkardı ve bunu o kadar basit ve o kadar şık bir yöntemle başardı ki! Bir platform açtı sadece ve bu platformda insanların ulaşabildikleri bilgileri tamamen anonim olarak paylaşmasına izin verdi. Ortaya inanılmaz boyutlarda bir kepazelik çıktı. Irak ve Afganistan savaşlarıyla ilgili, dünyadaki para hareketleriyle ilgili, uyuşturucu ticaretiyle ilgili ifşa edilenler, normal koşullarda, yani toplumların manen ve maddeten köleleşmemiş olduğu bir düzende, dünyadaki devletlerin hepsinin yıkılmasıyla sonuçlanacak bir hamleydi. Abuk subuk bahaneler ileri sürüp tutukladılar ve 12 yıl oldu yanılmıyorsam hapis hayatı yaşıyor Julian Assange. Modern çağların muhtemelen en devrimci hamlesiydi yaptığı şey. Ve bugün içinde yaşadığımız koşullarda devrimci hamlelere izin verilmeyeceği ortaya çıktı.
İkinci sıraya Novak Djokovic’i koyayım, geçen hafta sakat bacakla kazandığı zaferin şerefine. Post-Covid çağının en büyük kahramanlarından biridir. Onurun ayaklar altına alındığı, insanların koyunlaştığı bir dünyada onurlu bir duruşu gösterebilen bir adam. Kahramanlığın birinci şartı onurlu duruş sergileyebilmektir. Güzel bir adam ve çok güzel konuşuyor.
Başka kim var derseniz, valla çok kızacaksınız bana, Ramzan Kadirov diyeceğim. Çok hoş bir adam, sempatik, esprili, gaddar, iyi savaşçı, çok iyi savaşçı. Yanısıra Müslüman ama o kadar kusur kadı kızında da bulunur. Kadirov ağır gelirse, o zaman Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov diyeceğim. Bu kadar sakin ve akıllı, her söylediği cümle iyi düşünülmüş ve entelektüel derinlik sahibi olan başka bir devlet adamı düşünemiyorum bugünün dünyasında. Belki Macaristan başbakanı Viktor Orban var. Bir de yeni yeni parlayan El Salvador cumhurbaşkanı Nayib Bukele.
Sanatçılar arasında ise, kırk yıl oldu öleli, Glenn Gould benim adamımdır. Bu derece kusursuz bir müzik duygusu ve böylesine bir içtenlik, samimiyet kolay bulunacak bir şey değil. Konuştuğu zaman klişe dökülmüyor ağzından. Canlı ve kıvrak bir zekanın, uyanık bir zekanın, havai fişek gibi kıvılcımlarına tanık oluyoruz. Konuştuğu derken, tabii müziğiyle konuşmasını kastediyorum. Piyanisttir. Erken yaşında dünyanın en ünlü piyanistlerinden biri oldu. Sonra radikal bir karar verdi, bir daha konsere çıkmadı. Çünkü konser dünyasının insanı belirli bir tür müziğe, belirli tür çalmaya zorladığını ve bundan hoşlanmadığını söyledi. Sonraki dönemde sadece kayıt yaptı. Özetle, kalabalıkla konuşmak yerine kendi kendisiyle konuşmayı seçti.
Türkiye’de aklına gelen var mı derseniz, bir dizi politik yanlış yaptığını düşünsem de Selahattin Demirtaş’ı ilk sıraya koyacağım. İlkelerinden taviz vermeyen, insancıl ve dürüst bir adam. İkinci sıraya kimseyi koymayacağım. Türk siyasetinde gerçek bir umut sinyali verebilen, ülkeyi bir kara bir kabus gibi kaplayan ümitsizlik bulutu içinde bir ışık parıltısını temsil eden tek siyasetçi olduğunu düşünüyorum. Öyle bir kara umutsuzluk bulutu ki bu bulutun içinde Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu gibi siyaset bezirganları dahi, hani olmaz olmaz da belki bir umuttur duygusunu yaratabiliyor.