Bir şehir hakkında ne okumalı
Pazar Sohbeti
13 Haziran 2021
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

Bir şehre turist olarak gittiğimizde nelere dikkat etmeliyiz? Gitmeden önce neleri okumalıyız?
Ne amaçla gittiğine bakar o şehre. En mantıklı şey belki Tinder okumaktır. İşe yarar bir... dost veya partner edinmek, o şehri güzel ve keyifli bir şekilde gezmenin en sağlıklı yöntemi olmalı.
Ben daha gençken bazen buna benzer şeyler yapardım. Şimdi artık daha olgun da ağırbaşlı bir insan haline geldiğim için öyle yapmıyorum. O şehrin biyografisiyle ilgili ne bulursam okuyorum. Özellikle akıllı insanlar tarafından yazılmış metinler olmasına dikkat ediyorum. Sıradan tanıtım metinleri reklamdır. Yani yalandır. Dürüst bir şey öğrenemezsin. Oysa akıllı bir insanın yazdığı en basit bir romanda yahut bir mimari makalesinde bile, o şehrin ruhuna ilişkin bir sürü şey keşfedersin.
Bir zamanlar gezi kitapları yazardım. 1988’de başladım, 2008’e kadar o işle uğraştım. Bir İngiliz yayınevi için sırasıyla Atina, Viyana ve Budapeşte, Prag, Moskova ve Petersburg kitapları yazdım. Tabii Türkiye ve İstanbul hakkında da yazdım. Bu şehre gidince ne yapılır, ne görülür, ne bilmek gerekir gibi şeyler. O dönem bu işin tekniğini epeyce etüt etme fırsatını bulmuştum. Bir kere, genel kültürün olması şart. Sonra o şehrin geçmişte neler yaşadığına, hangi kolektif hafızaları bağrında taşıdığına ilişkin sıkı bir altyapı çalışması yapman gerekir. Bu şehirde benim sevdiğim gizli yerler konulu ilginç makaleler bulursan onları da okuman lazım. Ondan sonra o şehre gidip turist gözüyle, yani dışarılı birisi gözüyle bakman lazım, orada ilk üç günde ve ilk bir haftada neler görürsün, neler yaşarsın, hangi noktaları nirengi alırsan o şehir hakkında kafanda bir coğrafya oluşur?
Mesela şunu fark etmiştim. Bir şehre dair iyi bir turistik rehber yazabilmek için o şehri çok fazla tanımamak gerekir. Yabancı gözüyle görebilmen lazım. Çünkü bir şehirde uzunca bir süre, mesela bir aydan fazla yaşarsan alışkanlıkların oluşur, sübjektif tercihlerin oluşur. O şehirde kendine ait bir dünya inşa etmeye başlarsın ve o dünya sana önemli görünmeye başlar. Oysa seyyah olarak yahut gözlemci olarak o şehre gelen biri için bu lazım değildir. İlk görülen şeyleri anlatmak gerekir. İstanbul’da yaşayan biri İstanbul’u anlatmaya kalkarsa Ayasofya hakkında ne diyecek? Topkapı Sarayı hakkında ne diyecek? Boğaz’da vapur gezisi konusunda ne diyecek? İstanbul’da yaşayan birinin normal olarak hayatında hiç yer tutmayan şeyler bunlar. Ziyaretçinin ise gözündeki ve hayatındaki yeri başkadır. Önce klişeleri görmen lazım ki, oradan başlayıp, oradan ayağını bir şekilde yere basıp, yavaş yavaş şehrin ıcısını bıcısını keşfedesin.
Bu arada onu da söylemiş olayım, İstanbul herhalde dünyada hakkında kitap yazması en zor olan üç beş şehirden biridir. Çünkü çok fazla katmanı var, çok fazla merkezi var, tek merkezli bir şehir değil. Çok fazla sırları var. Bir, iki paragrafta özetlenebilecek bir nesneye indirgemesi aşırı zor olan bir şehir.