Bazı diller ölecek mi
Pazar Sohbeti
16 Ocak 2022
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

Türkiye’de Lazca, Çerkesce, Ermenice vs. azınlık dillerinin akıbeti ne olacak? Ölmeme ihtimalleri var mı?
Öldüler de ağlayanları yok. Bazı siyasi çevrelerde, idealist küçük kümelenmelerde bu dilleri korumak, canlandırmak, bu dilleri ayakta tutmak için bir dizi çalışma var. Batı Ermenicesini gelecek kuşaklara aktarmak, gramerini, edebiyatını geliştirmek konusunda canla başta çalışan, büyük bir heyecanla ve özveriyle kendilerini bu işe veren insanlar tanıyorum. Benzeri hareketler Çerkesçe için var. Lazca için böyle bir girişimin duygusal heyecanını yaşayan insanlar var, bazılarını yıllar önce, 1988-89’da tanıma ve takdir etme imkanı bulmuştum. Zazacanın sözlüğünü hazırlamak için canla başla çalışanlar var.
Fakat bunlar semere vermesi ihtimali zayıf olan yollardır. Bunlardan müze düzeyinde sonuç alınabilir. Şu temel gerçek var. Herhangi bir dil, tüm konuşanları tarafından ikinci dil olarak kullanılıyorsa, yani Lazca konuşan herkes öncelikle Türkçe konuşuyor ve yanı sıra Lazca konuşuyorsa, Batı Ermencesi konuşan herkes öncelikle Fransızca, İngilizce, Arapça veya Türkçe konuşuyor ve yanı sıra ikinci dil olarak Ermenice konuşuyorsa, o dil ölüme mahkumdur. Biraz kısa, biraz uzun sürebilir. Bir kuşak olmaz, üç kuşak olur. Fakat o dil bitmiştir.
Bariz bir gerçek var. Türkiye’deki Ermenilerin tümü kusursuz Türkçe konuşur. Yanı sıra az veya çok kusurlu Ermenice konuşur. Aralarında Ermenice ciddi bir eğitim, yani lise ve üstü eğitimi almış olanlar parmakla gösterebilecek kadar azdır. Benim gibi ilkokul düzeyinde Ermenice öğrenmiş olan, Ermeniceyi seven, bilen, konuşan, ara sıra kitap da okuyan, ama sonuç olarak ikinci dil olarak bu dili bilen insanlar çoğunluktadır. Birçoğu da Ermenice bilmiyor. Aynı şekilde Arap ülkelerindeki Ermenilerin hepsi, kendi aralarında, rahat bir ortamda Arapça konuşuyorlar. Amerika’da İngilizce konuşuyorlar, eğer çocuk çok fazla direnmezse belki Ermenice kursuna gönderiyorlar. Bunlar bir dilin ölmeye yüz tuttuğunun ve ölümünün kaçınılmaz olduğunun kesin belirtileridir. Yazıktır elbette, günahtır. Batı Ermenicesi zengin bir edebiyat doğurmuş bir dildir. 19. yüzyılda, 20. yüzyıl başlarında tonlarca literatür üretmiş, basın, yayın, çeviriler, romanlar, öyküler, şiirler üretmiş bir dildir. Ölmesi bir kayıptır. Ama hayatta bazı gerçekler var ve bu gerçeklerle yüzleşmek bazen gerekebiliyor.
Türkiye’de şu anda mevcut olan diller arasında Türkçe dışında herhangi bir istikbali olan, herhangi bir kalıcılığı olan diller, bir, Kürtçe, ve iki, belki Arapçadır. Arapça diyorum, çünkü Türkiye’de küçük bir azınlıktır gerçi ama arkalarında, sınırın öbür tarafında, kocaman bir Arap dünyası var. Oraya gidip eğitim alabiliyorlar, oradan gelen kitapları okuyabiliyorlar, onların televizyonunu izleyebiliyorlar. Kürtçe ise sayısal çoğunluk itibariyle bastırılamayacak, ortadan kalkması şimdilik önümüzdeki kuşaklar boyunca söz konusu olmayan bir kültür varlığıdır. Şüphe yok ki yaşayacak ve görünüşe göre epey güçlenecektir. Diğer dillerde bir istikbal göremiyorum, üzgünüm.