Batı nasıl kalkındı
Pazar Sohbeti
21 Şubat 2021
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Batılıların servetinde emek ve yaratıcılığın mı yoksa geçmiş sömürü ve istilaların mı payı daha çok? Kolonizasyon ve yağmacılıktan biriken serveti medeniyet postunun altında mı gizliyorlar?
Her ikisi. İkisini ayırmak çok güç. Bir kere şurası çok açık: Batı Avrupa dünyanın marjinal bir bölgesiyken, yani Çin’e, Hind’e veya Orta Doğu’ya oranla geri kalmış bir yerken aniden yükselişe geçmesi, önce Haçlı Seferleri ile Orta Doğu’yu yağmalamasının, ardından Hint Okyanusu deniz yolunu ele geçirmesinin, peşinden Amerika kıtasını talan etmesinin, son olarak de 1730’lardan itibaren Hindistan’ı soyup soğana çevirmesinin sonucudur. Yağma derken mecaz filan kullanmıyorum, bayağı bildiğiniz haydutluktur. Silahlı soygun yani. Doğu Hint Kumpanyasının 1740’larda 50’lerde Bengal’de yaptıklarına bakarsanız çok net görürsünüz bunu. Medeniyet götürmüşlermiş filan tıraş, o tarihte gayet iyi biliyorlar ki üstün olan medeniyet Hintlerinki. Hindistan’ın siyasi kargaşasından yararlanıp acımasızca soymuşlar.
Bu maceralardan gelen servet, Avrupa’nın yüksek bir medeniyet geliştirmesine imkan veren ekonomik birikimi sağladı. Alıp üstüne yatmadılar, har vurup harman savurmadılar. Aldılar ve elde ettikleri ekonomik gücü son derece özgün ve yaratıcı bir medeniyeti inşa etmeye harcadılar. Bu başarıdaki en büyük etken sanıyorum kendi siyasi yapılarının özgün niteliğiydi. Tek bir devlete sahip olmamaları, her bir devlet içinde tek bir otorite katmanına sahip olmamaları, devlet iktidarının özerk ve birbirine rakip toplum kesimleri arasında paylaşılmış olması belirleyici etkenlerdi. Bu yapı, bireye ve kurumlara bir özerklik alanı sağladı. Bireylerin ve kurumların ortak otoriteden bağımsız olarak kendi kişiliklerini, bilgilerini ve güçlerini geliştirmelerine imkan tanıdı. Bu da Avrupa’nın 500 yıl süren büyük başarı öyküsünün püf noktasıdır gibi geliyor bana. Çok ayaklı ve aşırı derecede dinamik bir sosyal yapıya sahip oldukları için elde ettikleri ekonomik altyapının üzerine ciddi bir kültürel yapı inşa edebildiler.
Bu anlattığım süreç günümüzde sona ermiştir. Avrupa ne o toplumsal dinamizme, ne o kültürel güce, ne de dünyayı sömürecek ekonomik ve askeri imkanlara sahip bugün. Amerika bir ölçüde belki hala yarıştan düşmüş değil. Fakat Avrupa bitmiş bir kıta izlenimi veriyor ve büyük bir hızla dünyada yeniden 500 yıl önceki marjinalliğine adım atıyor.