Batı entelektüel üstünlüğünü nasıl kaybetti
Pazar Sohbeti
28 Şubat 2021
0:00
0:00

metin

Batı entelektüel üstünlüğünü kaybetmiştir diyorsunuz. Bunu neye dayandırıyorsunuz?
Yüz yıl öncesiyle bugünü kıyasladığınız zaman Batı’nın dünya üzerindeki egemenlik pozisyonunu nasıl kahredici bir şekilde kaybetmiş olduğunu ayan beyan görürsünüz. 1900 yılından bakınca ortada tartışmasız bir üstünlük var. Batı’ya alternatif olabilecek hiçbir şey yok. Tüm bilimlerde art arda inanılmaz adımlar atmışlar. Yönetim sorunlarını büyük ölçüde çözmüşler. Refah konusunda dünyanın geri kalan kısmın yüz katı gibi ifade edilebilecek üstünlüğe ulaşmışlar. Dinamik, geleceğe umutla bakan, ahlakıyla, kamu kurumlarıyla, kamusal yapılarının güzelliğiyle, kütüphaneleriyle, sanatıyla, mimarisiyle, tartışılmaz bir şekilde galip bir kültür görüyoruz 1900 yılında.
Rakip olabilecek üç medeniyet alanı, Hindistan olsun, Çin olsun, İslam dünyası olsun, ezilmiş. Askeri açıdan yenilmiş, çoğu yerde Batı’nın askeri egemenliği altına girmiş. Bireysel ilişkilerde dahi bir tarafın üstün, diğer tarafın aşağı olduğu, herkesin görebildiği elle tutulur bir gerçek haline gelmiş. İslam ülkelerinin, Hindistan’ın ve Çin’in elitleri net bir seçenekle karşı karşıyalar. Ya Batı’yı üstün kılan her şeyi benimseyecekler ve bu sayede ülkelerini kalkındırıp Batı ile rekabet edebilir hale gelecekler; bu sayede kendileri de toplumda makam ve mevkilerini belki bir ölçüde koruma imkanı bulacaklar. Ya da bu memleketler adam olmaz deyip bırakıp gidecekler. Bunlardan başka bir seçenek yok ufukta.
Bugün geldiğimiz noktada bununla alakası olmayan bir yerdeyiz. Dünyanın geri kalan kısmına Batı cazip gelmiyor artık. Tıkanmış bir şey var. Hala çok zenginler, hala eski şaşaadan arta kalanlarla göz boyayabiliyorlar. Fakat insanlığın ortak hayallerine cevap veren yeni bir şey üretemiyorlar. Geleceğe umutla bakmıyorlar. Kendilerine inançlarını kaybettiler. Bütün dünya bunları görüyor. Bir toplum ve uygarlık ideali olarak Batı dünya çapında cazibesini büyük ölçüde yitirdi.
Bu aşamada Batı’nın tek avantajı zenginliği. Yanısıra belki eskiden kalma kurumlarının hala insanlara güven vermesi. Ve zenginliği sayesinde elde etmiş olduğu teknolojik knowhow birikimi. Dünyada yüz milyonlarca insan nasıl saldırıp o pastadan pay alırız hayaliyle yaşıyor. Bunun için onlar gibi olmamız lazım, onlara adapte olmamız lazım diye düşünmüyor artık insanlar. Hayat tarzımızdan, kafa yapımızdan, aile yapımızdan, inançlarımızdan memnunuz; onların birikiminden nasıl nasibimizi alırız hesabındalar.
Bu, kazanacak bir el değildir. Batı’nın kendi içinde yaşam iradesini kaybetmiş olduğunu hissediyorum. Batı’yı birkaç yüzyıl boyunca dünyada üstün ve egemen kılan değerlerin tümünden vazgeçtiğini görüyorum. Bunun da Batı’ya felaket getireceğini düşünüyorum.