Balyoz Harekat Planı gerçek miydi
Pazar Sohbeti
22 Aralık 2019
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Bu Balyoz örgütü sizce nedir, kimlerdir? Bunlar hakkında açılan ceza davasının hiç mi temeli yoktu?
Balyoz örgütü diye bir şey yok. Hiçbir zaman olmadı. Öyle bir şey ileri sürülmedi. Balyoz Harekat Planı adlı bir harekat planı ortaya çıkarıldı. Birtakım planlar yapılmış. Taraf gazetesi ve o dönem bu örgütlerin üzerine gidenler bunu aldılar, bire iki kattılar, abartarak ve lüzumsuz şekilde deforme ederek gerçek bir olayı içinden çıkılmaz bir hale getirdiler.
Şundan ben eminim. Türkiye’de 1990’lar boyunca gitgide palazlanmış, devlet yapılanmasını ele geçirmiş, asker-istihbarat-polis işbirliğine dayanan bir yapılanma vardı. Bunlar bu ülkeyi zor gücüyle yönetebilecekleri kanısındaydılar. AKP 2002’de iktidara geldiğinde, biz bunları nasıl deviririz diyerek planlar yapmaya başladılar. Anladığım kadarıyla şöyle düşündüler, 1980’de Türkiye’de askeri darbe yaptık, üç yılda ülkeyi baştan dizayn ettik. Sonra sivillere bıraktık. Gene istediğimiz gibi yürümedi, eski düzene dönüldü. Bu sefer, dediler, temelli geleceğiz. Bu sefer nefes aldırmayacağız. Gerekirse muhalif olabilecek herkesi stadyumlara toplar öldürürüz. Ve bunun için AKP hükümetini legal olan ve olmayan yollardan devirme planları yaptılar. “Contingency planning” yaptılar, yani şöyle olursa ne yaparız, böyle olursa ne yaparız. Çeşitli ihtimallere göre planların yapılması son derece doğal şeylerdir. Bunlar her zaman yapılır. Askerin işi o.
Cemaat denilen yapılanmanın hesabı muhtemelen şöyle bir şeydi. TSK’yı yahut genelkurmayı direkt karşına alacak bir operasyonun başarı şansı yoktur. Doğrudan işin başına saldırırsak püskürtürler. O yüzden küçük bir parçasını alalım. Cinayetlerle uğraşan bir teşkilatlanmayı alalım. Bunu allayalım pullayalım, onu devirelim. Onu devirirsek karşı taraf zayıflar ve pozisyon kaybeder, korkar, köşesine çekilir. Böylece devlet içinde, güvenlik kuvvetleri içinde yapacağımız düzenlemeleri daha kolay yaparız diye düşündüler. Bu projede başarılı olamadılar. Çünkü Türk devletinin derin güçleri bir savunma refleksine geçti. Cemaatin başa çıkamayacağı kadar büyük bir güçtü. Nitekim başa çıkamadılar. Tayyip Erdoğan 2013’e kadar bu ‘derin devlet’ dediğimiz kesimin bir numaralı hedefi iken birdenbire Türkiye’deki siyasi dengeler bir hafta içinde altüst oldu. 17 Aralık 2013’ü izleyen birkaç günde Erdoğan Türkiye’deki kurulu düzen güçlerinin baş adamı haline geliverdi. Yahut da zaten öyleydi de belli etmemişlerdi, bir maskeyi atıp başka maske taktılar.
Heyecanlı bir gösteri Türk siyaseti, bunu teslim etmek lazım.