Aydınlanmasız Cumhuriyet olur mu
Pazar Sohbeti
3 Temmuz 2022
0:00
0:00

metin

İlhan Selçuk, Fransa gibi Aydınlanma’yı yaşamış bir ülkede bile, Cumhuriyetin 150 yılda oturduğunu yazmıştı. Türkiye’de Cumhuriyet kaç sene yerleşir?
Aydınlanma ile Cumhuriyet arasına nasıl bir ilişki kurdunuz bilmiyorum. İngiltere aslına bakarsanız Aydınlanma’nın Fransa’dan daha fazla ana yurdu olmuş. Orada mesela Cumhuriyet kurulmadı. Hep krallık oldu. Hollanda keza. Almanya’nın da aklına Aydınlanma’dan 150 sene sonra geldi Cumhuriyet ilan etmek. Nasıl oluyor bu iş?
Aydınlanma düşüncesinin başlıca önderlerine bakıyoruz. Spinoza, Voltaire, Montesquieu, Hume, Kant... Hiç birinin monarşi fikriyle ciddi bir sıkıntısı yok görünüyor. Aslına bakarsanız Aydınlanma denilen reformlar manzumesinin asıl taşıyıcısı filozoflar değil krallardır. İkinci Frederik, Katerina, Avusturya’da İkinci Josef. Bunlar monark. Üstelik çoğu seleflerinden daha mutlakiyetçi monark. Niye monarşiye karşı olsunlar?
Türkiye’de Cumhuriyet kaç seneye yerleşir? Bana öyle geliyor ki çoktan yerleşti, çok hızlı yerleşti. 1922’de padişahlık ilga edildikten sonra şaşılacak bir hızla unutuldu. Ondan sonra da bir daha ciddi bir şekilde hadi saltanata dönelim diyen kimse duyulmadı. Elbette eski alışkanlıkların unutulması vakit alır. 1950’lere 60’lara dek yaşlılardan ‘ah mirim ah’ diyerek eski rejimi ananlar çıkmıştır. Ama kayda değer bir siyasi akım olarak Cumhuriyete karşı eski hanedanı veya faraza yeni bir hanedanı savunan kimse bilmiyorum ben Türkiye Cumhuriyeti tarihinde.
Cumhuriyet bir devlet başkanı seçme metodudur. Sürünün reisi nasıl seçilecek? Tarihte uzun bir süre en uygun yöntemin tahtı babadan oğula devretmek olduğu düşünüldü. Devlet başkanlığı makamı tartışmaya açık olmasın, doğuştan gelen bir hak olsun, ortalık karışmasın: Buydu ana fikri. Sonra çeşitli nedenlerle Avrupa’da 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında, yani Aydınlanma denilen hareketin sönmesinden yüz sene sonra bu yöntem revaçtan düştü. Onun yerine devletin egemen güçleri perde arkasında toplanıp iki yahut üç tane aday çıkarsınlar, ahali bunlar arasında bir seçim yapıyormuş gibi görünsün, devleti yönetecek kişiyi böyle seçelim fikri galip geldi. Bu yöntemin öncekine oranla daha güzel, daha etkili, daha adil sonuçlar vereceğini düşündüler. Belki haklıydılar, belki değil, önemli değil. Bir yüz sene de öyle gitti.
Sonra güçlü insanlar bu sistemi de dejenere etmenin yollarını buldular. Atını senatör seçtiren Caligula gibi, mesela, yaşayan bir cesedi Amerika’da başkan seçtirdiler. Fransa’daki gibi muhalefet cephesini ikiye bölüp ortadakinin seçilmesini garantilediler. Başka ülkelerde istikbal vaadeden başkan adaylarını hapse attılar, yahut kirli çamaşırlarını çıkarıp sergilediler, entipüften bir idari kabahatini bahane edip seçim dışı bıraktılar. Bu sistemin de miadı doldu. Var olan siyasi sistemin miadının dolduğuna dair kuvvetli bir eğilim, bir düşünce, bir trend var piyasada. Sonucu ne olur, yaşayan görecek.