Avrupa neden inişe geçti
Pazar Sohbeti
13 Eylül 2020
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Avrupa’nın kendine güvenini kaybetmesinin asıl sebebi nedir?
Yenilgidir. Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarıdır. Hala onun sonuçları yaşanıyor. Birinci savaş Avrupa’nın intiharıydı. O savaşla Avrupa kendi medeniyetini ve toplumsal yapısını ve ahlaki değerlerini yıktı. İkinci savaş ile çok ağır bir ekonomik ve sosyal yıkım yaşadı. Amerika’nın ve Sovyetler Birliği’nin egemenliği altına girdi. Ve adeta yaşam iradesini kaybetti.
Avrupa toplumları geçmişte dinamik toplumlardır. Duygusal, saldırgan, savaşçı, onur için köprüleri yakmaktan çekinmeyen, sürekli savaş ve çatışma içinde yaşayan ve onun içinden bir medeniyet üretmesini bilen bir toplumdur. Bunu organize edip, tüm sivri taraflarını kesip, yükselme yollarını kesip, düşme yollarını da kesip, bir orta sınıf vasatlığına hapsettiler. Özellikle Almanya’da çok belirgindir bu. Almanya, büyük servetleri, şatoları, aristokrat sınıfını yok etti. Yoksulluğu da ortadan kaldırdı. En zengini ile en fakirinin aşağı yukarı aynı eğitimi aldığı, aynı kitapları okuduğu, aynı modaları izlediği, aynı gözlükleri taktığı, aynı yaşam tarzını benimsediği bir toplum düzenini getirdi. Böyle bir toplum düzeninde insanların yaşamak için ne sebebi var?
İki tane temel dinamiği vardır insan yaşamının. Bir, hırs için yaşar. İtibar ve statü kazanmak için, yükselmek için yaşar. İkincisi korkudur. Düşmemek için yaşar. Toplumdaki mevkiimizi kaybedeceğiz, rezil olacağım, çocuklarım sefil olacak korkusu insanlara çok şeyler yaptırır. Bu iki dinamiği ortadan kaldırdığın zaman toplum durur. Aşağıya bir yastık koydun, düşmek imkansız. Ne kadar düşersen düş, devlet sana bin euro maaşını bağlıyor her koşulda. Çocuğunu da okula gönderiyor, hastaneni de bedava yapıyor. Yükselme fırsatın yok çünkü seçkinlik ayıp bir şey sayılmaya başlamış toplumda. Zaten öyle bir vergilendirmişler ki, gelir basamağını bir yerden sonra tırmanmak Sisiphus’un kayayı yukarı yuvarlamasından farksız. En seçkininin ev diye oturduğu yer, sonuç olarak fakirin oturduğu yerin beş katı büyüklüğünde sıradan bir ev, şato değil, saray değil, emrinde yüzlerce hizmetçi yok. Kalmadı öyle bir şey, yüzlerceyi bırak, bir tane babysitter bulamıyorsun.
Böyle bir toplumun beyin ölümüne uğraması kaçınılmazdır. Nitekim beyin ölümüne uğradı Avrupa, durgunlaştı. Gerçek hayatın zorlukları ve gerçek hayatın kavgaları hakkında edinilmiş olan tecrübesini ve bilgi birikimini unuttu. Üstelik 1968’den sonra başa gelen kuşak, dünyadan habersiz bir kuşaktır. Sadece orta sınıfı tanıyan, sadece orta sınıfın değerlerinden haberdar olan, orta sınıf evinde yaşayan, orta sınıf kitapları okuyan, orta sınıf eğitimi görmüş ve toplumda büyük hırslar ve büyük davalar peşinde koşabilecek bir gücü ve hedefi kalmamış bir toplum.
Bunun doğal sonucu olarak, çocuk doğurmaktan vazgeçtiler. Bir toplum kendine güvenini, geleceğe olan umudunu ve savaşma azmini kaybederse çocuk yapmayı bırakır. Çocuk yapmak zor bir şeydir. Bencilliğini aşmayı gerektiren bir şeydir. Kendini bugünden gelip yarınlara devam eden bir sürecin, bir toplumun, bir ortak kimliğin parçası olarak görmek anlamına gelir. Senin görevin nedir? Sonraki kuşaklara bir şey hazırlamak. Bu anlayışın ürünüdür çocuk doğurmak. Eğer bunu kaybetmişsen, sonuç olarak en iyi ihtimalle Maldivlere tatile gideceksin. Hayattan beklentin bu. Bundan başka bir beklentin yok. Otomobilinin modelini arttıracaksın. Üç yatak odalı evden dört yatak odalı eve geçeceksin. Bu kadar. O zaman insanlar çocuk yapmamaya başlarlar. Çocuk yapmayınca toplumun yaş ortalaması yükselmeye başlar. Bir ihtiyar toplumu haline gelir. Ve ihtiyarlar sarsak olur, korkak olur. Geleceğe ilişkin bir perspektifleri olmadığı için geçmişi düşünürler, geçmişin anılarıyla yaşarlar. Bugünkü Avrupa’nın özeti budur. Bütün dünya bunun farkında. Yüz yılların birikmiş kıskançlığı ve kini var Avrupa’ya karşı. Fırsat kolluyorlar etinden et kopartmak için.
Geldiğimiz aşamada ben Avrupa’nın çok uzun bir süre, yani birkaç yüzyıl sürecek olan bir dönem için, inisiyatifi kaybettiğini ve hızla dünyanın ikinci sınıf yerlerinden biri olmaya doğru yol aldığını düşünüyorum. Avrupa Birliği’nin günümüzdeki şekliyle sürdürülmesinin de pek mümkün olmayacağını düşünüyorum.