Anadolu dillerine ne oldu
Pazar Sohbeti
16 Mayıs 2021
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

Anadolu dillerine ne oldu? Yunanca, Kürtçe, Türkçe gibi dillerde izlerini bulabiliyor muyuz bu antik dillerin?
Anadolu dilleri derken, asıl Anadolu’da, yani Fırat’ın batısındaki Anadolu yarımadasında, İskender fetihlerinden önce, yani Milattan önce 300’lere kadar egemen olan bir dizi dilden söz ediyoruz. Literatürde bu terimin kullanımı o. Doğudaki antik diller, yani Ermenice, Kürtçenin atası olan dil veya diller, Aramice ayrı bir mevzu. O diller halen yaşıyor. Anadolu dilleri ise İskender fethinden az sonra, bilemedin Roma fethinin ilk yüzyıllarında sönüp gittiler.
Anadolu’da Milattan Önce ikinci binyılda, yani MÖ 1900’lerden 1200’lere kadar yazılı hale gelmiş olan iki dili biliyoruz. Biri Hititçe, yani günümüzde Hititçe adı verilen dil, çünkü kendilerine verdikleri ad başkadır. Diğeri Luwice adı verilen dil. Birbiriyle akraba dillerdir bunlar. Asıl Anadolu’da, yani Türkiye’nin batı, orta ve güney kısımlarında antik yer adlarının büyük çoğunluğu bu iki dildedir. Ankara, İzmir, Konya, Kütahya vesaire dahil. Yunanca kayıtlardan tanıdığımız Ephesos, Miletos, Halikarnassos gibi adlar da dahil. Bu iki antik Anadolu dilinin yazılı kaynakları MÖ 1200 yılı civarında kurur. Bunu izleyen 800-900 yıllık dönemde bu iki dilin, artı belki onlarla akraba başka bir dizi dilin kalıntısı olan bazı diller Anadolu’da bölge bölge konuşulmaya devam etmiş. Yalnız bu parçalanma döneminin dilleri hakkındaki bilgimiz çok kısıtlıdır. Çünkü yazılı kayıtları pek cılızdır. Likya dilinden günümüze kalan, okunabilen nitelikte hepsi beş on tane yazıt var. Frigya dilinden günümüze kalan birkaç cümle sadece. Lidya dilinden hemen hemen hiçbir şey yok. Bitinya dilinden hemen hemen hiçbir şey yok. Pisidya dili, Likaonya dili külliyen meçhul. Aralarındaki bağlantı neydi, karşılıklı anlaşılabilirliği neydi, mesela Kaş-Fethiye tarafındaki Likya ile Konya ovasındaki Likaonya aynı kavmin öteki adı mıdır, bunları bilmiyoruz.
Bu dillerin Anadolu Yunancası üzerinde belli bir etkisi olmuş olması gerekir. Çünkü Antik Yunan Anadolu’dan pek çok şey öğrendi, pek çok öykü, pek çok tarımsal ürün, tarım tekniği, dinsel mit, mimari usul, yönetim kurumu vesaire öğrendi Anadolu’dan. Bunlarla birlikte birtakım kelimelerin de gelmiş olması lazım. Fakat aslını bilmediğimiz için ne alınmış, nasıl alınmış konusunda bilgimiz çok kısıtlı. Epey çalışma var bu konuda. Bundan altı yedi yıl önce cezaevindeyken birkaç makale ve kitap, leksikon denemesi okumuştum. Kesinlikle Anadolu dillerinden alınmadır denebilen taş çatlasa bir düzine kelime var Yunan dilinde. Yer adlarının yarıdan fazlası Anadolu mirası iken standart kelime dağarcığında sadece bir avuç kelime olması makul bir şey midir? Sanmıyorum. Bakir bir saha bence.
Anadolu dillerinden doğu dillerine, yani Ermenice, Kürtçe, Farsça veya Arapçaya geçen hiçbir şey bilmiyoruz. Ermenicede Hint-Avrupa kökenli olmayan, daha doğrusu bilinen bir Hint-Avrupa köküyle açıklayamadığımız aşırı sayıda kelime var. Tüm Hint-Avrupa ait diller arasında öyle görünüyor ki Ermenice en hibrit olanıdır. Bu harici kelime hazinesi nereden geliyor? Anadolu’dan değil şüphesiz, muhtemelen bir kısmı Yukarı Mezopotamya’da MÖ 2. binyılın hakim dili olan Hurriceden, yahut Hurricenin MÖ 1. binyıldaki versiyonu olan Urartucadan aktarılmış olmalı. Fakat Hurriceyi hiç bilmiyoruz. Urartuca denilen dili de yine topu topu yirmi otuz tane kısa yazıtla, kralların kalıp formüllerle kendilerini övme metinleriyle tanıyoruz. Binaenaleyh bu konuda da çok fazla bir şey söyleyemiyoruz. Hele Kürtçede bu türden köken ilişkileri konusunda bir şey söylemek hiç mümkün değil. Çünkü Kürt dilbilimi konusundaki çalışmalar henüz emekleme aşamasında.