Amerikan anlatısı neden Rus anlatısından üstün
Pazar Sohbeti
29 Mayıs 2022
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Dünyada neden sadece ABD’nin anlatısı işe yarıyor? Misal, Rusya aynı anlatıyı benimseyip, klasik bir Doğu despotu olmasa dünyada daha haklı görünemez miydi?
Bir kere ‘klasik Doğu despotu’ ne demektir onu bilmiyorum. İkincisi eğer klasik Doğu despotu diye bir şey varsa Rusya’nın öyle bir şey olmadığından eminim. Rusya hakkında inanılmaz derecede önyargı ve açık ırkçılığa varan bir düşmanlık var. Oysa Rusya öyle bir ülke değil. Zannediyorum eğitim ortalaması açısından, ahalinin okuma, yazma ve derli toplu bir fikir beyan etme alışkanlığı açısından dünyanın sayılı kaliteli ülkelerinden biri. Amerika’ya her halükarda açık fark atar. Böyle bir ülkede ‘Doğu despotluğu’ ne demektir? Nasıl çıkabilir ortaya bilmiyorum.
Sonuç olarak Rusya korkunç bir travma geçirdi 1990’larda. Toplumsal yapısı komple çöktü, devleti yıkılmanın eşiğine geldi. Genç insanlara Nataşa olup orospuluk yapmaktan başka çıkış yolu bırakmadılar. Erkekler alkolik olup genç yaşta intihar etti, yahut bir çeteye katılıp soygunculuğa başladı. Ülkenin sokaklarında dolaşmak imkansız hale geldi. Bir silahlı çatışma ortamı doğdu. Bunu aşmak için, evet, belli ölçüde diktatörlük gerekiyordu. Ülkeyi bir zapturapt altına almak, devlet otoritesini yeniden tesis etmek gerekiyordu. Putin 22 yılda bunu iyi kötü başardı. Eksikleri hala çoktur şüphesiz, ama çöküş trendini tersine çevirdiği için zannediyorum bugün Rusya halkının %70’i, %80’i Putin’e minnettardır.
Dünyada neden sadece Amerika’nın anlatısı işe yarıyor? Çünkü 1945’te dünyaya Amerika sahip oldu. İkinci Dünya Savaşı’nı ustaca idare etti. Uzun süre savaşa katılmadı, sanayiini geliştirdi, sonra işin zor ve kanlı kısmını İngilizler ve daha ziyade Ruslar gerçekleştirdikten sonra, Almanya’nın talihi döndükten sonra savaşa dahil oldu, minimum kayıpla parsayı topladı. Avrupa ülkeleri savaşın galibi olan Rusya’nın bütün Avrupa’ya hakim olmasından, komünist düzeni getirmesinden korktular ve bu nedenle ABD’nin himayesine sığınmayı tercih ettiler. Böylece 1945’ten önceki 500 yılın dünya gücü olan Avrupa, Amerika tarafından yutuldu. Bütün dünya ABD’ye borçlandı. Sovyetler Birliği dışında herhangi bir ülkenin Amerika’ya kafa tutabilecek bir silahlı kuvvet sahibi olmasına izin verilmedi. Her şeyden önemlisi Amerikan doları dünyada referans parası olarak, rezerv parası olarak konuşlandırıldı. Böylelikle ABD’nin açık farkla dünyanın askeri açıdan en güçlü, mali açıdan dünyanın geri kalanını satın alabilecek bir pozisyona gelmesi sağlandı.
Amerika’nın hiçbir zaman yüksek bir kültürü yoktu, bir sanat deneyi, bir felsefe geleneği, bir düşünce geleneği yoktu. Fakat popüler kültür üretmek konusunda olağanüstü başarı kazandılar. Bu uğurda Avrupa’nın ve dünyanın tüm yetenekli insanlarını ekonomik güçlerini kullanarak Amerika’ya çekmeyi başardılar. Sinema yoluyla, müzik yoluyla, dünya çapında bir ideolojik hegemonya kurdular. İngiltere geçmişinden de yararlandılar. Sonuç olarak İngiliz dili 19. yüzyıldan beri dünyanın egemen dillerinden biriydi. Dünyanın her tarafında İngilizce konuşan insanlar vardı. Kanada, Avustralya, Güney Afrika Cumhuriyeti gibi eski İngiliz kolonileri vardı. Bunları da kendi egemenliğine entegre ederek Amerika büyük bir başarı kazandı.
Bu başarıya bazı yönleriyle hayran olmamak mümkün değil. Dünyanın en iyi filmlerini tartışmasız onlar yapıyorlar. Bir şekilde dünya müzik kültürünün tamamının üstüne kendi çöp müzikleriyle çökmeyi başardılar. Bugün dünyada üç beş ülke dışından nereye gidersen git, Portekiz’de, Yunanistan’da, Gürcistan’da, Mısır’da... radyoyu baştan sona çevir, sadece Amerikan çöp müziği dinliyorsun. Herkes, bütün bir dünya bunu dinliyor.
Fakat Amerika Birleşik Devletleri’nin bugün geldiği nokta, insanlık için bir tehlike ve bir trajedidir. Tüm dünyanın aklını başına toplayarak bir araya gelip bu belayı başından def etmesi gerekiyor. Amerika’nın bazı konularda servetine, zenginliğine ve egemenliğine dayanarak başarılı işler yapmış olması başka bir şey. Bugün gelinmiş olan noktada, sahte bir demokrasi söylemi altında azgın bir oligarşi tarafından zaptedilmiş, ahlaki çapasını tamamen kaybetmiş, kültürel dayanaklarından tamamen kopmuş bir gangster devletine dönüşmesi başka bir şeydir.
Bununla mücadele etmek lazım. Toplumun geleceğine dair en ufak bir sorumluluk duygusu olan her insanın temel görevinin, temel ahlaki perspektifinin bu olması lazım diye düşünüyorum.