Amadeus filmi gerçek mi
Pazar Sohbeti
19 Temmuz 2020
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

Salieri Mozart’ı zehirledi mi sizce?
Filmlerde gördüğünüz her şeye inanmayın. Amadeus, Miloş Forman’ın filmi, 1980’lerde çok büyük sükse yapmıştı. Film Amerikalı bir yazarın tiyatro oyununa dayanıyor. O oyun da kökü çok eskilere giden bir dedikodudan esinleniyor. Viyana’da Mozart’la çağdaş olan Antonio Salieri adlı besteci meğer Mozart’ı zehirlemiş, 36 yaşında hayatının baharında ölmesine sebep olmuş. Kendi çağında Mozart’la başa baş görülen bir bestecidir Salieri. Hiç fena sayılmayacak eserleri vardır. Piyasayı herhalde Mozart’tan daha iyi kokladığı için çoğu zaman Mozart’tan daha iyi işler kapmış, kraliyet operasının yıllarca yöneticiliğini yapmış, sosyetede beğenilmiş. Fakat bir kuyruklu yıldız gibi dünyanın ufkundan gelip geçen Wolfgang Amadeus Mozart’ın yanında sönük kalmış, ölümünden sonra hızla unutulmuş. Talihsizliği Mozart’la aynı döneme denk gelmesi. Başka bir çağda olsa iyi bir besteci olarak hatırlanacak biriydi belki.
Miloş Forman’ın filme çektiği öyküde, dehanın gölgesi altında kalan vasat bir sanatçının dramı anlatılıyor. İyi bir besteci, işini iyi yapan, sözüne sadık, yanlış yapmayan biri, fakat dehanın yakıcı kıvılcımından yoksun. Öykü o insanın talihsizliği ve kıskançlığı üzerine kurulu. Fikir güzel bence, ama gerçek bir olaya tekabül etmiyor. Biliyorsunuz Mozart genç yaşta belirli bir sebebi yokken pat diye öldü. Hasta filan değilken üç beş gün süren bir rahatsızlığın sonunda ölüverdi. Acaba zehirlendi mi? Hayır, anlatılan semptomları zehirlenme değil muhtemelen bir böbrek iltihabına işaret ediyor. Ayrıca son bir iki yılında Mozart’ın kariyeri tepe taklak inişteydi, acilen bertaraf edilmesi için görünürde bir sebep yoktu. Ayrıca Salieri ile aralarında ufak tefek çekememezlikler bir yana bir hayli dostluk ve işbirliği vardı. Kişisel mektuplarından anlaşıldığı kadarıyla Salieri’nin Mozart’ı kıskanmasından çok, beriki Salieri’nin popülerliğini fena halde kıskanmaktaydı.
Amadeus’u ben sevmedim. Çünkü, vasat zekaların dehayı anlamaya çalışması kadar acıklı bir gösteri yoktur dünyada. Vasat bir zeka tarafından, ortalama halkın anlayacağı bir dilde yazılmış bir deha öyküsü, tüyler ürpertici bir soytarılıktır. Anlamazlar çünkü. Anlayamazlar. Püf noktasını çözemezler. Amadeus’ta da o duyguya kapılmıştım.