Ağır sanayi olmadan kültür olur mu
Pazar Sohbeti
20 Ekim 2022
0:00
0:00
anahtar kelimeler
metin
Kültür ve sanattaki terakki ağır sanayi olmadan imkansız mı?
Tabii mümkün. Eski Yunan, yahut Abbasilerin Bağdad’ı, yahut Floransa şehri ağır sanayi ile mi kalkındı? Bunlar tarihte insanoğlunun gurur kaynağı olan topluluklar. Sanatta, felsefede, bilimde müthiş adımlar atmışlar. İnsanoğlunu sefil bir maymundan alıp bambaşka bir yere taşımanın önemli basamaklarını döşemişler. Bunlarda ağır sanayi yoktu.
Ağır sanayiin medeni bir toplum için elzem olduğu fikri tamamen askerileşmeyle yani militarizmle ilgili bir hadise. 1860-70’lerde Almanya ile başladı. Krupp’tur, çelik sanayiidir başı çeken. Önce Amerikan iç savaşında kuzeyin güneyi çelik sanayii sayesinde ezdiğini gördüler. Peşinden çelik sanayiini bu derece geliştiren Almanya karşısında Fransa’nın, hatta belki ardından İngitere’nin ayakta duramayacağı kanısına vardılar. 20. yüzyılda önce Sovetler Birliği, peşinden Almanya ağır sanayi hamlesine girişti. Amaç neydi? Amaç ufukta görünen dünya savaşını hangisinin kazanacağını belirlemekti. Ağır sanayiye yatırım yapan devletlerin ilk düşündükleri konu bununla kaç tane top dökebiliriz, kaç tane zırhlı gemi yapabiliriz meselesiydi. Savaş hazırlığıydı. Doğrusunu isterseniz ağır sanayi hamlesi yapan toplumlarda öyle çok da ahım şahım bir sanat, kültür, felsefe patlaması görülmedi. Çünkü bir toplumu bütünüyle sanayileşmeye, askerileşmeye teşvik edersen kimse sanatla vesaireyle uğraşmaya odaklanmaz. Ya da kültür ve sanat, milli davanın bir parçası haline gelir. O da iyi bir şey değildir.
Bugün ağır sanayi modası geçmiş görünüyor. Ağır sanayii topyekün Çin’e yüklediler. Diğer yerlerde daha ziyade sekreterlik ve finans işleriyle uğraşıyor insanlar. Bunları toplumun en değerli faaliyeti olarak değerlendiriyorlar. O kıymetli mertebeye ulaşamayanlar ise kafe ve bar açarak yahut airbnb işleterek geçinmeye çalışıyor.