ABD-Rusya çatışması iç siyaseti etkiler mi
Pazar Sohbeti
9 Mart 2023
0:00
0:00

anahtar kelimeler

metin

Hocam, Türkiye’nin siyasi gündeminde ABD-Rusya didişmesinin fonksiyonu var mı?
Elbette vardır. Türkiye’nin iç politikası, Tanzimat’tan bu yana her zaman büyük devletlerin arasındaki rekabetle ve büyük devletlerin müdahaleleriyle şekillenir. Aradan bir 30 sene geçtikten sonra iyi kötü anlarsınız neler olup bittiğini. İçinde yaşarken o kadar kolay değil anlamak.
Türkiye şu anda dünyanın içinde bulunduğu son derece tehlikeli ve kaypak ortamda dünyanın önemli ülkelerinden biri. Bir NATO üyesi olduğu halde, NATO ile Rusya arasındaki hayati savaşta ikisi arasında bir orta yol izledi. Bölgede en büyük askeri güce sahip olan ülke. Balkanlar olsun, Orta Doğu olsun, Kafkaslar olsun, bölgede sesini duyuran bir ülke. Bu ülke 1945’ten beri fiilen Batı ittifakının emir kulu iken öyle olmamaya başladı. Öyle olmamasının sebebi sadece şu anki hükümet midir, yoksa hükümet değişse de bu politikalar sürecek midir? Bu konuda bir fikrimiz yok. Sizin de yok, benim de yok. Sözde bir muhalefet cephesi var, bunların dış politika tutumunun ne olduğu konusunda da yok bilgimiz.
Türkiye’de ABD’nin büyükelçisi var, Rusya’nın büyükelçisi var, Avrupa Birliği’nin büyükelçileri var. Bunlar herhalde boş boş oturmak için gelmiyorlar bu ülkeye. Bu ülkenin siyasetini yönlendirme konusunda ellerinden geleni artlarına koymuyorlar. Bildiğiniz gibi, 1950’lerden itibaren Türkiye’nin iç güvenlik ve istihbarat teşkilatının büyük bir kısmı, belki tamamına yakını Amerikalıların kontrolündeydi. Amerikalılar ülkenin her hücresine kadar sızan, her sofrada oturan, her kasabada olup biteni izleyen, her devlet dairesinde, her mahkemede, her üniversitede, her basın organında etkili olan ajanlara sahiptiler. Ajan kelimesini burada kötü bir anlamda kullanmıyorum. Agent, yani iş gören kişilere sahiptiler. Rusların ne kadar bir teşkilatı vardı hiçbir zaman bilemiyoruz, bunlar bizimle paylaşılan bilgiler değil, ama mantıken etkili bir teşkilatlarının olması gerekir. Biliyorsunuz, 1991’i izleyen dönemde KGB binasına girilip bütün dosyaları ortaya saçıldığında ortaya çıkan müthiş skandallar vardı. Örneğin İngiltere’nin belli başlı basın organlarının başındaki kişilerin, yayın yönetmenlerinin, yazarların, zengin ve etkili kişilerin, milletvekillerinin düzenli olarak Sovyetler Birliği’nden maaş aldıkları ortaya çıkmıştı. Şimdi İngiltere’de, atıyorum, yüz kişi maaş alıyorsa Türkiye’de bin kişinin maaş almış olması gerekir mantıken. Ama biliyor muyuz? Bilmiyoruz, hayır. Ben duymadım şahsen. Öğrenirsek Türkiye diye bir ülke kalmaz diye hesapladılar herhalde.